İtalyan içindeki libero ne anlama geliyor?
İtalyan'deki libero kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte libero'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki libero kelimesi açmak, temizlemek, sakinleşmek, yatışmak, yer açmak, boşaltmak, tahliye etmek, aklamak, temize çıkarmak, temizlemek, tahliye etmek, serbest bırakmak, yükten kurtarmak, azat etmek, (baskıdan vb.) kurtarmak, serbest bırakmak, açığa çıkarmak, yumuşatmak, duyguları serbestçe ifade etmek/dışa vurmak/belli etmek, çözmek, açmak, serbest bırakmak, özgür bırakmak, serbest bırakmak, çıkarmak, açmak, açığa çıkarmak, salıvermek, serbest bırakmak, serbest bırakmak, salıvermek, tahliye etmek, çözmek/açmak, engeli kaldırmak, serbest bırakmak, (otel odası, vb.) boşaltmak/ayrılmak, serbest bırakmak, serbest bırakmak, erişilebilir kılmak, serbest, özgür, hür, boş, boş, özgür, serbest, serbest, serbest, kısıtlanmamış, serbest, engelsiz, bağımsız, özgür, özgür, bekar, boş, bağımsız, serbest, sorumluluğu olmayan, açık, kullanıma hazır, serbest, izinli olmak, izin almak, defans arkası oyuncu, engelsiz, endişesiz, başkasına muhtaç olmayan, kendi kendine yeten, oturulmayan, -den bağımsız, boş (koltuk), kuş gibi özgür/hür, serbest dolaşan, boş, sürüklenen, sürüklenmiş, zaptedilmemiş, serbest bırakılmış, bağsız, bağdan kurtulmuş, bağı çözülmüş, engellenmemiş, boşta, azat etmek, özgürleştirmek, muaf kılmak, muaf tutmak, serbest bırakmak, yükünü almak, kurtarmak, -den kurtarmak, gidermek, mevcut hale getirmek, -den kurtarmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
libero kelimesinin anlamı
açmak, temizlemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) È stata operata per liberare l'arteria ostruita. Tıkalı damarlarını açmak için ameliyat oldu. |
sakinleşmek, yatışmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Rilassati e libera la tua mente. |
yer açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
boşaltmak, tahliye etmek(bina, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) È scattato l'allarme antincendio e tutti hanno dovuto lasciare l'edificio. |
aklamak, temize çıkarmak(diritto) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La corte ha assolto il sospetto da tutte le accuse. |
temizlemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli spazzaneve devono sgombrare le strade dalla neve. Bu işe başlamadan önce tüm risklerin giderilmesi gerekmektedir. |
tahliye etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La polizia ha sgomberato la strada dai curiosi. |
serbest bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ti ricordi in che anno è stato liberato Nelson Mandela? |
yükten kurtarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dobbiamo liberare il gommone in fretta prima che affondi! |
azat etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(baskıdan vb.) kurtarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La rivoluzione sessuale ha liberato le donne degli anni '60. |
serbest bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Liberata dalle mie responsabilità, mi sono goduta una settimana sulla spiaggia. |
açığa çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dovresti farti un bel pianto per liberare tutte le emozioni. |
yumuşatmak(bağırsak, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Amy ha preso dei lassativi per liberare il suo intestino. |
duyguları serbestçe ifade etmek/dışa vurmak/belli etmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alla fine John non riuscì più a trattenersi e sfogò la sua rabbia dicendo a tutti in ufficio quello che pensava esattamente di loro. |
çözmek, açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (sbrogliare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fred lotta sempre per sciogliere i cavi delle sue cuffie. |
serbest bırakmak, özgür bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (insan, hayvan) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Qualcuno ha slegato i cavalli e questi sono andati via. |
serbest bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il governo ha finalmente liberato i prigionieri politici. |
çıkarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dobbiamo liberare la soffitta da tutte le cianfrusaglie. |
açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (tıkanıklık, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il medico ha prescritto un nuovo farmaco che lo aiuterà a liberare le arterie. |
açığa çıkarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le parole sgarbate di sua moglie avevano dato sfogo ad un torrente di rabbia che era andato crescendo per anni dentro William. |
salıvermek, serbest bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
serbest bırakmak, salıvermek, tahliye etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il carcere ha rilasciato il prigioniero dopo quattro anni. Cezaevi dört yıl sonra mahkumu serbest bıraktı. |
çözmek/açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sgancia il freno a mano prima di provare ad accelerare. |
engeli kaldırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Yvonne ha usato uno sturalavandini per sbloccare il lavandino della cucina. |
serbest bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(otel odası, vb.) boşaltmak/ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
serbest bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il decreto del Presidente emancipò gli schiavi. |
serbest bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha lasciato liberi i cani nel mio prato e hanno fatto un bel macello! |
erişilebilir kılmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La compagnia ha bisogno di soldi, così sta vendendo beni per liberare il capitale. |
serbest, özgür, hüraggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il prigioniero finalmente era libero. Mahkum nihayet serbestti. |
boşaggettivo (non occupato) (oturacak yer) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mi scusi, è libero quel posto? Pardon, bu koltuk boş mu acaba? |
boşaggettivo (non impegnato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sei libero questo sabato? |
özgür, serbestaggettivo (non letterale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il giornale ha dato una libera interpretazione dei fatti. |
serbestaggettivo (autonomo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo il divorzio gli è stato dato libero accesso ai suoi figli. |
serbestaggettivo (fisica) (kimya) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La materia conduce elettricità a causa degli elettroni liberi. |
kısıtlanmamış, serbestaggettivo (non costretto) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sentiti libero di fare domande. |
engelsizaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gli studenti hanno una chiara visuale sull'insegnante. |
bağımsız, özgüraggettivo (siyasi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'antica colonia è diventata indipendente lo scorso anno. |
özgür
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bekar
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
boş(koltuk, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Abbiamo trovato alcuni posti liberi in prima fila. |
bağımsız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Patrick è un tipo libero a cui non piacciono le regole e le convenzioni. |
serbest
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sorumluluğu olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
açık, kullanıma hazır
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I tubi della fognatura furono liberi di nuovo, una volta che l'intasamento fu rimosso. Kanalizasyon boruları, içlerindeki tıkanma temizlendikten sonra tekrar kullanıma hazır hale geldi. |
serbest(non legato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I cani del vicino sono liberi e stanno rincorrendo le nostre galline. |
izinli olmak, izin almakaggettivo (giorno, tempo: dal lavoro) (işten) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Posso avere un giorno libero domani? |
defans arkası oyuncusostantivo maschile (sport, calcio) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
engelsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
endişesiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La squadra di rugby rimase imperturbata dal pronostico secondo cui avrebbero perso. |
başkasına muhtaç olmayan, kendi kendine yeten
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Kate è molto indipendente e sa che cosa vuole. |
oturulmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
-den bağımsız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'ultima iniziativa imprenditoriale di Tom è indipendente dalla altra sua azienda. |
boş (koltuk)aggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Edward arrivò tardi per la riunione e sedette nell'unica sedia libera. |
kuş gibi özgür/hüraggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alla fine di quest'anno scolastico sarò libero. |
serbest dolaşanaggettivo (animali di allevamento) (çiftlik hayvanı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I polli allevati a terra non vengono tenuti in piccole gabbie. |
boşaggettivo (kullanılmayan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Possiamo costruire nello spazio libero accanto a noi. |
sürüklenen, sürüklenmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La scialuppa rimase alla deriva in mare per otto giorni. |
zaptedilmemiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il cane non era legato in cortile e aggredì il fattorino. |
serbest bırakılmışaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il gatto domestico libero aveva difficoltà a procacciarsi il cibo. |
bağsız, bağdan kurtulmuş, bağı çözülmüşaggettivo (nodo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ai detenuti slegati fu concesso di muoversi liberamente nelle proprie celle. |
engellenmemiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nella biblioteca universitaria, libera da distrazioni, Sheila si è portata molto avanti con il lavoro. |
boşta
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ho tre persone libere per iniziare il lavoro domani. |
azat etmek, özgürleştirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (köle, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Negli Stati Uniti, gli schiavi sono stati liberati nel 1865. Tutuklular serbest bırakıldı (or: salıverildi). |
muaf kılmak, muaf tutmakverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli elettrodomestici ci hanno liberato da molti di quei noiosi lavori che i nostri nonni erano costretti a fare. |
serbest bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (togliere) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non riusciva a liberare la lenza dalle alghe. |
yükünü almakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Proprio allora apparve John e mi liberò dalle pesanti borse della spesa. |
kurtarmak(sorumluluktan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'arrivo di mio fratello mi sollevò dal compito di badare da solo ai nostri genitori. |
-den kurtarmak, gidermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Henry era un uomo molto ordinato e quando si trasferì liberò la casa di Amanda da tutte le cianfrusaglie. // Non siamo ancora riusciti a liberare tutti i bambini dai pidocchi. |
mevcut hale getirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La compagnia di noleggio disse che tutte le automobili erano prenotate, ma che sarebbe stata in grado di liberare una berlina nel pomeriggio. |
-den kurtarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il governo ha finalmente rilasciato il prigioniero politico dal carcere. |
İtalyan öğrenelim
Artık libero'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
libero ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.