İtalyan içindeki acqua ne anlama geliyor?
İtalyan'deki acqua kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte acqua'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki acqua kelimesi su, su, su, su yüzeyi, sıvı, yağmur, gelgit, (bir bardak) su, su, açık mavimsi yeşil, açık mavimsi yeşil, su, sifon, su, akuatik, sucul, suluboya, suya batırmak, su altında, su ile soğutmak, tatlı su (balığı, vb.), tatlı suda yaşayan, suyla taşınan, su ile taşınan, yabancı, duymamış ol, maden suyu, maden sodası, soda, kerevit, tonik, suluboya, yağmur suyu, deniz yolu, su seviyesi işareti, su yükseklik çizgisi, akuamarin, gök zümrüt, yeraltı suyu, pis su, peroksit, kaynar su, saf su, damıtılmış su, damıtık su, içme suyu, tatlı su, tatlısu, sıcak su, maden sodası, soda, maden sodası, su tabancası, maden suyu, tuzlu su, musluk suyu, su şişesi, su kestanesi, içme suyu soğutucusu, su borusu, su kaydırağı, akarsu, su kütlesi, hidrojen peroksit, musluk suyu, kaynak suyu, gazsız maden suyu, parfüm, su hakları, su kullanma hakkı, zor durum, güç durum, boşa çabalamak, boşa kürek çekmek, birbirinin aynısı olmak, yıkanarak çıkmak, su üstünde, su üzerinde, tatlı su (gölü), tuzlu su, salamura, çeşme, erkek kokusu, erkek parfümü, tatlısu kaplumbağası, yeşilimsi mavi renk, sıcak su torbası, sifonu çekme, yeşilimsi mavi, akuamarin, gerisinde biriken su, bol suyla yıkamak, sifonu çekmek, mali sıkıntısı olan, akış, akım, sudan havaya atlamak, tekneye giren suyu boşaltmak, tarih olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
acqua kelimesinin anlamı
susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'era acqua sul pavimento dove era traboccata la vasca. |
susostantivo femminile (içecek) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cameriere, per favore ci porti dell'acqua. Garson, bize su getirir misin? |
susostantivo femminile (di mare, di fiume, ecc.) (nehir, göl, deniz) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vado a nuotare in acqua. Vieni? |
su yüzeyisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Guarda com'è piatta l'acqua di mattina. |
sıvısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Qualcuno dice che quando si è malati bisognerebbe bere acqua zuccherata. |
yağmursostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dopo la tempesta c'erano pozzanghere di acqua ovunque. |
gelgitsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'acqua si sta alzando. Spostiamo gli asciugamani. |
(bir bardak) su
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cameriere, per favore ci porti tre bicchieri d'acqua. Garson, bize üç su getirir misin? |
susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
açık mavimsi yeşilsostantivo maschile (colore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il mio colore preferito è l'acqua. |
açık mavimsi yeşilaggettivo (colore) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ieri sera alla festa Margret indossava una giacca color acqua. |
su(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si è piegato sul parapetto ed è finito in acqua. |
sifon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lo sciacquone del gabinetto era molto rumoroso; ogni volta che qualcuno lo tirava di notte, svegliava tutti in casa. |
su, akuatik, sucul(suya ait) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le ninfee prosperano in un ambiente acquatico. Nilüfer, akuatik (or: sucul) ortamda yetişen bir bitkidir. |
suluboya
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lo schizzo è stato realizzato con penna e acquarello. |
suya batırmak(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
su altındalocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Certe anatre possono rimanere sott'acqua per minuti interi. |
su ile soğutmak(metalli, materiali) (çelik, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il fabbro ha temprato nel trogolo il ferro di cavallo appena formato. |
tatlı su (balığı, vb.), tatlı suda yaşayanlocuzione aggettivale (animale) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il lago ospita molte specie di pesci di acqua dolce. |
suyla taşınan, su ile taşınan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yabancılocuzione avverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) In quanto unici europei presenti, ci siamo sentiti un po' come dei pesci fuor d'acqua. |
duymamış olinteriezione (figurato: è un segreto) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Non parlarne con nessuno. Acqua in bocca! |
maden suyu, maden sodası, soda
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Daisy aggiunse dell'acqua frizzante al suo whisky. |
kerevit
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
toniksostantivo femminile (içecek) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gemma ama bere vodka con acqua tonica e succo di limone. |
suluboya(pittura) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nei quadri in cui rappresentava la campagna inglese, l'artista usava gli acquarelli. |
yağmur suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I contadini hanno bisogno di acqua piovana per far crescere le loro coltivazioni. |
deniz yolusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I primi esploratori dovevano pianificare accuratamente le migliori vie d'acqua. |
su seviyesi işareti, su yükseklik çizgisisostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'inondazione aveva lasciato il segno del livello dell'acqua sul muro. |
akuamarin, gök zümrütsostantivo femminile (gemma) (yeşil taş) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yeraltı suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
pis susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
peroksit(kimya) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kaynar susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'era una pentola con acqua bollente sul fornello. |
saf su, damıtılmış su, damıtık susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Devi usare l'acqua distillata quando si rabbocca la batteria. |
içme suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I pionieri si stabilirono in zone in cui trovarono acqua potabile sicura. |
tatlı su, tatlısusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Io nuoto solo in acqua dolce. Il pesce persico è un pesce assolutamente di acqua dolce. |
sıcak susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Per fare il bagno, l'acqua calda è meglio di quella fredda. |
maden sodası, sodasostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vuoi dell'acqua frizzante nel tuo whisky? Se sostituisci l'acqua frizzante al latte nella ricetta le frittelle verranno più leggere e morbide. |
maden sodasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Puoi comprare acqua gassata d'importazione in bottiglie da litro. |
su tabancasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In estate i bambini adorano giocare con le pistole ad acqua per avere un po' di refrigerio. Sparo ai conigli nel mio giardino con la pistola ad acqua per tenerli lontani dalle verdure. |
maden suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'acqua del rubinetto è potabile, ma preferisco bere acqua minerale. |
tuzlu susostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La baia di Chesapeake contiene una mistura di acqua dolce proveniente dai fiumi e di acqua salata dell'oceano.
Questo pesce vive solo in acqua salata. |
musluk suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Desidera acqua in bottiglia o acqua del rubinetto? |
su şişesisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Riciclo sempre le mie bottiglie dell'acqua. |
su kestanesisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le castagne d'acqua cinesi aggiungono un piacevole effetto croccante alla cucina cinese. |
içme suyu soğutucususostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Erano stati messi sul tavolo dieci distributori di acqua fredda per gli atleti. Molti lavoratori si erano riuniti attorno al distributore di acqua fredda per farsi due chiacchiere e prendersi l'acqua. |
su borususostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Per forza la tua casa è allagata: il tubo dell'acqua è scoppiato! |
su kaydırağısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
akarsusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il rafting in acque bianche è uno sport molto avventuroso. |
su kütlesisostantivo maschile (lago, mare) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Era pronto a portare la sua canoa in qualsiasi specchio d'acqua nel raggio di cinque miglia. |
hidrojen peroksitsostantivo femminile (nome generico) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Di solito uso l'acqua ossigenata per schiarirmi i capelli. |
musluk suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le persone che non hanno l'acqua corrente devono affidarsi ai pozzi per rifornirsi di acqua. |
kaynak suyusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'acqua di fonte costa poco in Alaska. |
gazsız maden suyusostantivo femminile (non gassata) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Preferisco l'acqua naturale a quella frizzante. |
parfümsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'aroma pesante di colonia mi fece venire le vertigini. |
su hakları, su kullanma hakkısostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando ho comprato la casa, il prezzo includeva il diritto sull'acqua. |
zor durum, güç durum(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La gente di questo paese dilaniato dalla guerra naviga in cattive acque. |
boşa çabalamak, boşa kürek çekmek(figurato, colloquiale, idiomatico) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho cercato di convincerlo a venire con noi, ma è stato come pestare l'acqua nel mortaio. |
birbirinin aynısı olmaklocuzione avverbiale (idiomatico) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le due ragazzine erano uguali come due gocce d'acqua. |
yıkanarak çıkmak(leke, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo sporco va via facilmente con l'acqua. |
su üstünde, su üzerinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Mettemmo la canoa a galla nell'acqua. |
tatlı su (gölü)locuzione aggettivale (lago) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il lago è vicino all'oceano, ma è ancora uno specchio di acqua dolce. |
tuzlu su, salamura
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mettere la carne in acqua salata per alcune ore prima di cuocerla la rende tenera. |
çeşme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kate ha preso da bere dal distributore d'acqua. |
erkek kokusu, erkek parfümü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tatlısu kaplumbağasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un tartaruga d'acqua apparve vicino al kayak. |
yeşilimsi mavi renksostantivo femminile (colore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sıcak su torbasısostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando da piccola mi faceva male un orecchio, mia madre me lo faceva appoggiare su una borsa per l'acqua calda. |
sifonu çekme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un buon wc deve poter eliminare qualsiasi cosa con un solo colpo di sciacquone. |
yeşilimsi mavi, akuamarinaggettivo invariabile (colore) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
gerisinde biriken su(barajın, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bol suyla yıkamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il compito del giovane marinaio era di sciacquare i ponti della nave. |
sifonu çekmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
mali sıkıntısı olan(figurato, soldi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
akış, akımsostantivo maschile (di mulino, ecc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È il canale che muove il mulino ad acqua. |
sudan havaya atlamakverbo intransitivo (balene) (balina) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) I turisti vedevano la balena saltar fuori dall'acqua dalla nave da crociera. |
tekneye giren suyu boşaltmakverbo transitivo o transitivo pronominale (nautica) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'è stata una perdita d'acqua nella barca e ho dovuto continuare a togliere l'acqua dal fondo fino all'arrivo a riva. |
tarih olmak(figurato, colloquiale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İtalyan öğrenelim
Artık acqua'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
acqua ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.