Portekizce içindeki de ne anlama geliyor?
Portekizce'deki de kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte de'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki de kelimesi -den, -dan, -de, -da, ötesinde, -ın, -in, (bir yer)li olmak, -ın, -in, -un, -ün, -den... -e kadar, -den, -dan, -ı, -i, -u, -ü, ila, arasında, -ın, -in, -den, -dan, kadar, -den ötürü, -den dolayı, yüzünden, -nın, -nin, -den, -dan, -den, -dan, -den...-e kadar, -den, -dan, göre, -e karşı, kaynaklı, -den, -dan, -dan, -den, -e, -a, -den, -dan, olacak, -den, -dan, -e sahip, ne, hakkında, ile ilgili, -de, -da, yüzünden, nedeniyle, sebebiyle, yazan, dışarısına, tarafından, -in, -ın, ile, -le, -den, -dan, -den yapılmış, meraklı, üstünden, üzerinden, içinde, içerisinde, -den beri, -den itibaren, -da, -de, ile birlikte, ile, -e göre, -e uygun olarak, gerçekleşmek, yapılmak, adına, namına, pembe, uyanmış, uyanık, aptal, salak, dikkate değer, kayda değer, önemli, sarhoş, temel, küçümseyen, hor gören, tepeden bakan, lüks, çok rahat/konforlu, yıldızlı, yıldızlarla kaplı, isteksiz, gönülsüz, kontrolsüz, kurşun geçirmez, kurşun işlemez, kibirli, mağrur, dolaylı, vasıtalı, bebeksi, çocuksu, (yiyecek) sert/lastik gibi, çok üzücü, kıt kafalı, anlayışı kıt, yan yan, toz halinde, toz, kraliçe gibi, tekrarlanabilir, tekrar edilebilir, hafif, kurumla kaplı, kurumlu, aptal, salak, çok fakir, çok yoksul, keskin gözlü, bozuk, arızalı, çok komik, gülmekten öldüren, gülmekten çatlatan, zengin, büyük ölçekli, sıradan, yakalanmış, modası geçmiş, kendini bilen, normal, iyi huylu, çarpıcı bir biçimde, dürüstçe, adilce, adilane, tercihen, tercihan, çabucak, sade bir şekilde, gösterişsiz bir biçimde, özel olarak, hususi olarak, isteyerek, istekle, epeyce, oldukça, bir hayli, içinden çıkılmaz şekilde, içinden çıkılamayacak/çözülemeyecek biçimde, belirli/düzenli aralıklarla, belirli zamanlarda, periyodik olarak, arkadaşça, dostça, sıcak bir şekilde, içtenlikle, samimiyetle, tüm kalple, pişmanlıkla anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
de kelimesinin anlamı
-den, -danpreposição (lugar) (bir yerden) Nós caminhamos de Ely até a Montanha Eagle. Eu posso dar as direções para seu escritório se você me disser de onde está vindo. |
-de, -dapreposição (de, derivação, origem) O rótulo da garrafa de vinho dizia "Produto da Espanha". |
ötesindepreposição (distância) (uzaklık) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nós moramos a apenas três milhas do aeroporto. Havaalanının üç kilometre ötesinde oturuyoruz. |
-ın, -inpreposição (possessivo, ligação) (iyelik eki: İsimlere eklenerek onların neye veya kime ait olduğunu belirten ektir (örnek: "(benim) saat-im, (bizim) saat-(i)-miz").) Ela é amiga do meu vizinho. |
(bir yer)li olmakpreposição (local de origem) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Eu sou da Noruega. Norveçliyim. |
-ın, -in, -un, -ünpreposição (sahiplik) Não tenho conhecimento dos escritos de Peirce. |
-den... -e kadar(süre) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Esta loja está aberta de terça a sábado. Se quiser sair mais tarde para tomar um drink, estou livre a partir das 17h. Dükkân, Salı'dan Cumartesi'ye kadar açıktır. |
-den, -danpreposição Essa tigela é feita de plástico. Bu kase plastikten yapılmıştır. |
-ı, -i, -u, -üpreposição O fundo do quarto estava vazio. Odanın arkası sessizdi. |
ila, arasında
Eu bebo de duas a quatro cervejas toda sexta à noite. |
-ın, -inpreposição (causa) A economia é a causa da crise. Krizin esas nedeni ekonomidir. |
-den, -danpreposição (matéria-prima) (bir şeyden yapılmış) Toda a mobília é feita de pinho. |
kadarpreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Nós pedalamos por uma distância de 50 quilômetros. |
-den ötürü, -den dolayı, yüzündenpreposição (em consequência de) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ele morreu de um vírus tropical. Tropikal bir virüs yüzünden hayatını kaybetti. |
-nın, -ninpreposição (direção de) (yön belirtme) Há uma cidade ao norte daqui. Buranın kuzeyinde bir kent bulunmaktadır. |
-den, -danpreposição Ela removeu as partes da caixa grande. Ela passou dias separada dos filhos. Parçaları kutudan çıkarttı. Günlerce çocuklarından ayrı kaldı. |
-den, -danpreposição (aplicação de um verbo) A secretária está cansada de digitar. Sekreter, daktilo yazmaktan sıkıldı. |
-den...-e kadarpreposição (oran) Eles vendem de tudo, de sopa a nozes. |
-den, -danpreposição (kurtarma) Você nos salvou de um sermão realmente chato! |
görepreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Do meu ponto de vista, eles estão cometendo um erro. |
-e karşıpreposição (contra) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) O casaco irá protegê-lo do frio. |
kaynaklıpreposição (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Todos os nossos dados são de fontes públicas. Ganhei este casaco da minha mãe no meu aniversário. |
-den, -danpreposição (farklılık) Esses números são diferentes dos que vimos ontem. |
-dan, -denpreposição (mesafe belirtme) Há uma cidade há cinco minutos daqui. |
-e, -apreposição (hora: antes, para) (zaman) Saat 3'e beş var. |
-den, -danpreposição (ayrılık belirtme) |
olacakpreposição (vurgu) Aquele imbecil do reparador deixou uma chave de fenda na pia. O tamirci olacak aptal borunun içinde vida anahtarını unutmuş. |
-den, -danpreposição (aidiyet) |
-e sahippreposição (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
nepreposição Bana hediye vermeniz ne hoş. |
hakkında, ile ilgili
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) |
-de, -dapreposição (yolculukta, vb.) |
yüzünden, nedeniyle, sebebiylepreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ele morreu de coração partido. |
yazanpreposição (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A carta terminou com "Responda logo! De João." |
dışarısınapreposição (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
tarafından(yazar, vb.) Hamlet é uma peça de Shakespeare. Hamlet, Şekspir tarafından yazılmış bir oyundur. |
-in, -ınpreposição (que pertence a) (ait) A faixa da capa dele era vermelha. Pelerininin kuşağı kırmızıydı. |
ile, -lepreposição (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Vamos de carro ou de táxi? Oraya arabayla mı gidelim yoksa taksiyle mi? |
-den, -danpreposição (bir yerden) |
-den yapılmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
meraklıpreposição (apaixonado) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sabina é de jazz. |
üstünden, üzerinden(que já não cobre) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
içinde, içerisinde(dentro) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Deixei o teu livro no carro. Kitabını arabanın içinde bıraktım. |
-den beri, -den itibaren
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ele se interessa por aviões desde a mais tenra infância. A partir de segunda-feira, a cafeteria não servirá mais sorvete. Çocukluğundan beri uçaklara meraklıydı. |
-da, -de(zaman) Vou embora em março. Mart'ta buradan ayrılacağım. |
ile birlikte, ile
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Ela trabalhou com as comunidades para melhorar os serviços locais. |
-e göre, -e uygun olarak
(edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Continuaremos segundo essa base. Bu prensipe uygun olarak işe devam edeceğiz. |
gerçekleşmek, yapılmaklocução adjetiva (planlandığı gibi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) A festa ainda está de pé para hoje à noite? |
adına, namınalocução prepositiva (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Da parte do senador, desejo-lhe sucesso. |
pembe(pembe renkli) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ela adorava vestir a camisa rosa. Pembe gömleğini giymeyi çok seviyordu. |
uyanmış, uyanık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Judy está acordada desde às 4:00 da manhã. |
aptal, salak(BRA) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) As piadas do meu tio são bregas, mas nós rimos de qualquer forma. |
dikkate değer, kayda değer, önemli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sara teve que escrever num papel um evento notável que aconteceu na China na década de 1850. |
sarhoş(BRA, gíria, vulgar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Eu estava tão chapado noite passada que não lembro como cheguei em casa. |
temel
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Pão e arroz são alimentos básicos. |
küçümseyen, hor gören, tepeden bakan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
lüks, çok rahat/konforlu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yıldızlı, yıldızlarla kaplı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
isteksiz, gönülsüz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kontrolsüz(selvagem) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kurşun geçirmez, kurşun işlemez
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kibirli, mağrur
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
dolaylı, vasıtalı(indireto) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bebeksi, çocuksu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(yiyecek) sert/lastik gibi(comida difícil de mastigar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok üzücü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kıt kafalı, anlayışı kıt(figurativo) (kişi, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yan yan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
toz halinde, toz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kraliçe gibi
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tekrarlanabilir, tekrar edilebilir
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hafif(informal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kurumla kaplı, kurumlu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
aptal, salak(informal: esquecido, bobo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok fakir, çok yoksul(muito pobre) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
keskin gözlü(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bozuk, arızalı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O aquecedor está quebrado, por isso chamei o conserto. |
çok komik, gülmekten öldüren, gülmekten çatlatan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
zengin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Eles devem ser ricos se conseguem comprar uma casa lá! Esses pacotes de férias são feitos para atraírem famílias ricas. |
büyük ölçekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sıradan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yakalanmış(aflito: devido à doença) (hastalığa) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
modası geçmiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) É um vestido antiquado. A visão de meus pais quanto ao casamento é muito antiquada. |
kendini bilen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
normal
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A cabeleireira habitual de Tamsin estava de férias, então ela precisou marcar um horário com outra pessoa. |
iyi huylu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çarpıcı bir biçimde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
dürüstçe, adilce, adilane
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Os recursos deveriam ser divididos igualmente entre todos os cidadãos. |
tercihen, tercihan
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
çabucak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Michelle concordou prontamente em ajudar. |
sade bir şekilde, gösterişsiz bir biçimde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) A jovem menina estava vestida de maneira simples. |
özel olarak, hususi olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
isteyerek, istekle
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
epeyce, oldukça, bir hayli(em grande parte) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
içinden çıkılmaz şekilde, içinden çıkılamayacak/çözülemeyecek biçimde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
belirli/düzenli aralıklarla, belirli zamanlarda, periyodik olarak
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
arkadaşça, dostça, sıcak bir şekilde(figurativo) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
içtenlikle, samimiyetle, tüm kalple
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
pişmanlıkla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) "Seni üzmek istememiştim" dedi Larry pişmanlıkla. |
Portekizce öğrenelim
Artık de'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
de ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.