İtalyan içindeki provocare ne anlama geliyor?
İtalyan'deki provocare kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte provocare'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki provocare kelimesi neden olmak, sebep olmak, yol açmak, yol açmak, çıkartmak, kışkırtmak, tahrik etmek, neden olmak, sebep olmak, yol açmak, neden olmak, sebep olmak, yol açmak, neden olmak, sebep olmak/başlatmak, takılmak, dalga geçmek, harekete geçirmek, ortaya çıkarmak, yol açmak, kışkırtmak, tahrik etmek, çok kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek, üstüne varmak, tetiklemek, kızdırmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek, hiddetlendirmek, sebep olmak, neden olmak, yol açmak, uyarmak, dalga geçmek, neden olmak, sebep olmak, yol açmak, yol açmak, başlatmak, neden olmak, sebep olmak, sebep olmak, neden olmak, yol açmak, iltihaplandırmak, kaşınan, kaşıntılı, çileden çıkarmak, kaşındıran, coşkulandırmak, elde etmek, fiyatları düşürmek, hışmına uğramak, skandal yaratmak, reddetmek, nefret ettirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
provocare kelimesinin anlamı
neden olmak, sebep olmak, yol açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le sue allergie gli provocarono un attacco d'asma. |
yol açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La raffigurazione di Lady Macbeth ha provocato delle accuse di misoginia. |
çıkartmakverbo transitivo o transitivo pronominale (risse, ecc.) (kavga, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) David attacca sempre briga a scuola. |
kışkırtmak, tahrik etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I ragazzi hanno provocato il cane che dormiva con un urlo. |
neden olmak, sebep olmak, yol açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'aumento improvviso del prezzo degli alimentari ha provocato rivolte. |
neden olmak, sebep olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yol açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jack fece ad Eliza dozzine di domande senza che alcuna suscitasse risposta. |
neden olmak, sebep olmak/başlatmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il nuovo virus ha scatenato un'epidemia. |
takılmak, dalga geçmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
harekete geçirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I furti d'appartamento hanno determinato una maggiore presenza della polizia. |
ortaya çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il suggerimento di Finn non ha minimamente suscitato interesse. |
yol açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La carenza di cibo diede luogo a sommosse. |
kışkırtmak, tahrik etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le sue allusioni alla chiusura delle miniere hanno provocato l'ira della folla. |
çok kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'ostinazione del bambino fece infuriare i suoi genitori. |
üstüne varmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Smettila di provocare la tua sorellina! |
tetiklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kızdırmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek, hiddetlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le feste chiassose a tarda notte irriteranno i tuoi vicini. |
sebep olmak, neden olmak, yol açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La proclamazione ha istigato una rivolta nella capitale del paese. |
uyarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La storia sui giornali ha destato solidarietà nei confronti della famiglia. |
dalga geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Perché sei così arrabbiato? Stavamo solo scherzando con te. |
neden olmak, sebep olmak, yol açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I cani hanno creato scompiglio per strada. Köpekler, sokakta kargaşaya neden oldular. |
yol açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le goffe negoziazioni del diplomatico hanno provocato un disastro, |
başlatmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'assassinio dell'arciduca Francesco Ferdinando scatenò la prima guerra mondiale. |
neden olmak, sebep olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'alto tasso di inflazione ha causato il panico in borsa. Yüksek enflasyon oranı piyasalarda paniğe neden oldu. |
sebep olmak, neden olmak, yol açmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il comportamento di Charlie ha causato molto struggimento. |
iltihaplandırmak(fisiologia) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La lunga corsa infiammò il ginocchio di Albert. |
kaşınan, kaşıntılıverbo transitivo o transitivo pronominale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Questo nuovo detersivo mi provoca prurito da tutte le parti. |
çileden çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ti sta facendo le boccacce solo per provocarti. |
kaşındıran(kumaş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Non posso indossare il mio nuovo maglione perché mi fa prurito. |
coşkulandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
elde etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È difficile suscitare una risposta da questa gente taciturna. |
fiyatları düşürmek(economia) (ekonomi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hışmına uğramak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lo studente fece infuriare il professore per aver marinato di nuovo la scuola. |
skandal yaratmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le notizie sulla corruzione daranno una forte scossa. |
reddetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (organi, ecc.) (organ, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il corpo del paziente ha provocato il rigetto del nuovo cuore. |
nefret ettirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alcune brutte relazioni avevano provocato in Neil un'avversione verso le donne. |
İtalyan öğrenelim
Artık provocare'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
provocare ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.