İtalyan içindeki casa ne anlama geliyor?
İtalyan'deki casa kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte casa'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki casa kelimesi ev, daire, ev, ev halkı, aile, ev, konut, yurt, memleket, vatan, ev, yurt, hane, ev, konut, ev, daire, ev, ev, kapı, ev, bina, ev, barakalar, ev, mesken, konut, bakımevi, ev, oyun alanı, şirket, firma, vatana ait, ev sahibi, kendi sahasında yapılan, yuvaya dönmek, yuvasına döndürmek, evsiz, evsiz barksız, sokakta yaşayan, yayınevi, kumarhane, arka bahçe, başka eve taşınmak, çiftlik evi, stüdyo, arka avlu, hastane dışı, evde (bakım), taşınmak, plak şirketi, para kazanmak, evini/vatanını özleyen, evden çıkamayan, memleket yolunda, eve giden, eve doğru, evindeki, evde, yan evde, meşgul, evim güzel evim, tadını çıkarmak, evine hoş geldin, ödev, ev ödevi, ev elbisesi, evden kaçmış çocuk, ailesini geçindiren kimse, tek duvarla birbirine bitişik müstakil ev, genelev, büyük müstakil ev, villa, genelev, umumhane, kerhane, ailenin geçimini sağlayan kimse, aileyi geçindiren kimse, oyuncak bebek evi, evde çalışan kişi, yüzer ev, sağlık evi, senatoryum, rahip evi, şehir evi, ev partisi, evin hanımı, evin erkeği, bakımevi, huzurevi, huzurevi, yaşlılar yurdu, sıra ev, sıra villa, merkez ofis, mobil ev, taşınabilir ev, huzurevi, müstakil ev, ön bahçe, hayaletli ev, plak şirketi, ağaç evi, Beyaz Saray, yazlık ev, sosyal konut, sığınak, malikane, karavan ev, ana şirket, uzak bölge, büyük kesilmiş patates kızartması, ev eşyaları anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
casa kelimesinin anlamı
ev, dairesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hanno appena comprato la loro prima casa. Şirket, dar gelirli vatandaşlar için uygun fiyatlı meskenler inşa etmeyi kararlaştırdı. |
ev(casa indipendente) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La loro nuova casa ha tre bagni. Bu konutlarda iki adet banyo bulunmaktadır. |
ev halkı, aile(anche figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Casa sua è sempre allegra e vivace. |
ev, konutsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hanno una seconda casa sul Mediterraneo. |
yurt, memleket, vatansostantivo femminile (patria) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando studiavo all'estero, mi mancava molto casa. |
evsostantivo femminile (religioni: chiesa, ecc.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Parla a bassa voce quando entri nella casa di Dio. |
yurt(figurato) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Marte ospita il vulcano più grande del nostro sistema solare. |
hanesostantivo femminile (scacchi, dama) (satranç) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nel gioco degli scacchi, alla prima mossa un pedone può avanzare di due caselle. |
ev, konutsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vivono in una casa molto semplice di fango e paglia. |
ev, daire(argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dopo cena sono andati a casa sua per guardare la TV. |
ev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Andiamo a casa mia o a casa tua? Benim eve mi gidelim yoksa seninkine mi? |
ev, kapısostantivo femminile (uzaklık belirtmede) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vive tre case in basso su questa strada. |
evsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La casa era soggetta a tasse. |
bina, evsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
barakalar
I residenti devono evacquare i propri alloggi quando suona l'allarme. |
ev, mesken, konut
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bakımevi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evlocuzione avverbiale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Andiamo a casa. Haydi, eve gidelim. |
oyun alanısostantivo femminile (baseball) (beysbol) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ha rubato casa base partendo dalla terza base. |
şirket, firma(editore) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Lavora per una casa editrice. |
vatana ait
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quando si viaggia all'estero, ogni tanto è piacevole trovare un giornale di casa propria. |
ev sahibilocuzione aggettivale (sport) (takım) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La squadra di casa sta per vincere la partita. |
kendi sahasında yapılanavverbio (sport) (maç) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) È una partita in casa oggi. |
yuvaya dönmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Questo piccione è sempre il più veloce a tornare a casa. |
yuvasına döndürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Riuscì a mandare a casa un piccione viaggiatore dalla Francia all'Inghilterra. |
evsiz, evsiz barksız, sokakta yaşayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) In quest'area della città ci sono sempre molti senzatetto per le strade. |
yayınevi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kumarhane
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Diversi stati hanno aperto dei casinò allo scopo di attrarre turisti. |
arka bahçe(di casa) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Passano tutta l'estate seduti in giardino a leggere. |
başka eve taşınmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çiftlik evi(solo se villa o grande casa) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Abbiamo una tenuta vicino ai monti dove andiamo a passare i fine settimana. |
stüdyo(radio, TV) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La presentatrice televisiva sta registrando il suo nuovo programma in quello studio. |
arka avlu(di casa) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hastane dışı, evde (bakım)(che ospita persone) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dopo l'incidente, mio padre ha fatto un trattamento in un istituto. |
taşınmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Quando avevo cinque anni ci siamo trasferiti. Beş yaşındayken buradan taşındık. |
plak şirketi(industria discografica) (müzik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il nostro gruppo ha firmato un contratto con una nuova etichetta. |
para kazanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Te ne stai tranquillo a casa perché sono io che guadagno. |
evini/vatanını özleyen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Laura ha nostalgia di casa da quando si è trasferita. |
evden çıkamayanaggettivo (figurato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Fanny fu costretta in casa per mesi quando si ammalò. |
memleket yolundaaggettivo (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dopo dodici mesi in mare, Connor era nuovamente diretto a casa. |
eve gidenlocuzione aggettivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eve doğrulocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) All'ultimo minuto decisi di non andare a Parigi e ritornai verso casa. |
evindekilocuzione avverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A Doris mancava la sua vita a casa in Australia. |
evde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ho dimenticato il portafoglio a casa. |
yan evdelocuzione avverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Abita nella casa accanto con sua madre e una mezza dozzina di gatti. |
meşgullocuzione aggettivale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) In questi giorni è sempre impegnato fuori casa: non lo vedo mai a casa. |
evim güzel evim
|
tadını çıkarmakinteriezione (idiomatico) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ronaldo, prendi e porta a casa! Sean Geddes, l'attaccante del Worcester City, ha appena segnato un goal sensazionale. |
evine hoş geldininteriezione (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Sei stato via per un'eternità: bentornato a casa! |
ödev, ev ödevisostantivo plurale maschile (scuola) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jimmy è molto bravo a fare i compiti ogni giorno dopo la scuola. |
ev elbisesisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Oliver si mise una vestaglia sopra al pigiama prima di andare ad aprire la porta. |
evden kaçmış çocuksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La polizia trovò il bambino scappato di casa dopo due giorni. |
ailesini geçindiren kimse(famiglia) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tek duvarla birbirine bitişik müstakil evsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Abitano in una villetta bifamiliare a 32 km da Londra. |
genelev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nel bordello la polizia è stata chiamata in più occasioni. |
büyük müstakil ev, villa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La villa era nel mezzo di diversi acri di parco. |
genelev, umumhane, kerhane
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ailenin geçimini sağlayan kimse, aileyi geçindiren kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mia madre era la persona che manteneva la famiglia, mentre mio padre stava a casa con noi bambini. |
oyuncak bebek evisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Edgar costruì una casa delle bambole elaborata per sua nipote. |
evde çalışan kişiverbo intransitivo (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A causa della sua salute cagionevole, Sharon lavora da casa. |
yüzer evsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Phil ha trascorso dieci anni in una casa galleggiante. |
sağlık evi, senatoryumsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le case di cura erano popolari tra i ricchi intorno all'inizio del ventesimo secolo. |
rahip evi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il sacerdote ha invitato a cena la mia famiglia nella sua casa parrocchiale. |
şehir evisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ev partisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ieri siamo andati a una festa a casa di Mario. La notte scorsa non sono riuscito a dormire perché i nostri vicini hanno fatto una festa con molto rumore. |
evin hanımı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il venditore telefonico chiese di parlare con la padrona di casa. |
evin erkeğisostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bakımevi, huzurevisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ogni domenica Veronica fa visita alla madre nella casa di riposo. |
huzurevi, yaşlılar yurdusostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jim ha dovuto entrare in casa di riposo, perché da solo non ce la faceva più. |
sıra ev, sıra villa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le case di città di solito condividono le pareti con altre case. |
merkez ofissostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La sede centrale è a Londra, ma abbiamo delle filiali anche a Bristol e Leeds. |
mobil ev, taşınabilir evsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Finché risparmiavamo per acquistare una casa, abbiamo affittato una casa mobile nella periferia della città. |
huzurevisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ogni fine settimana faccio visita a mia nonna nella casa di riposo. |
müstakil evsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I miei anziani suoceri abitano in una villetta a Staines. |
ön bahçe(letteralmente) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hayaletli ev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A notte fonda dalla casa stregata arrivano strani rumori. |
plak şirketisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ağaç evisostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quando sono annoiati i ragazzi giocano sulla loro casa sull'albero. |
Beyaz Saraysostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il presidente Obama e la sua famiglia hanno soggiornato alla Casa Bianca dal gennaio 2009 al gennaio 2017. |
yazlık evsostantivo femminile (deniz kenarında) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mi ha invitato a stare una settimana nella sua casa al mare. |
sosyal konutsostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sığınak
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ci sono gruppi che aiutano i rifugiati a trovare un alloggio sicuro quando arrivano in un Paese. |
malikanesostantivo femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
karavan ev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ana şirket
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uzak bölge(informale: luogo remoto) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük kesilmiş patates kızartmasısostantivo plurale femminile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ev eşyalarısostantivo plurale maschile La tua scelta sull'arredo e accessori per la casa dice molto su di te ai tuoi ospiti. |
İtalyan öğrenelim
Artık casa'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
casa ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.