İtalyan içindeki carico ne anlama geliyor?
İtalyan'deki carico kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte carico'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki carico kelimesi doldurmak, yüklemek, hücum etmek, yükleme yapmak, yolcu almak, hücum etmek, doldurmak, yüklemek, şarj etmek, doldurmak, borca kaydetmek, kurmak, yüklemek, atışa hazırlamak, ara belleğe almak, atışa hazırlanmak, kurmak, doldurmak, şarj yapmak, yüklemek, yüklemek, sıkıntı vermek, zahmet çektirmek, ağırlık yapmak, toplu halde saldırmak, hücum etmek, yük, yük, kazan, yük, dolusu, ağırlık, iş yükü, sıkıntı, stres, elektrik yüklü/yüklenmiş, (kamyon, vb.) yüklü, yüklenmiş, yük, ağırlık, yük, kargo, bir otobüs dolusu, kamyon dolusu, heyecanlı, heyecan yaratan, heyecan dolu, (silah) dolu, ağırlık, yük, hakiki, sevkiyat, yük, grup, takım, yük, kargo, ücretle taşınan mal, yüklü, coşkulu, gönderilen mal/eşya/sipariş, zorlayan şey, yüklemek, doldurmak, yüklemek, doldurmak, yüklemek, üzerine eklemek, elektrik vermek, cereyan vermek, şarj etmek, fazla yük yüklemek, -e yüklemek, sıkıntı çektirmek, sıkıntı vermek, yüklemek, takmak, sıkıntı vermek, sıkmak, eklemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
carico kelimesinin anlamı
doldurmak, yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (riempire) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'uomo caricò il camion e poi se ne andò. |
hücum etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (correre contro, attaccare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il toro caricava di continuo. |
yükleme yapmakverbo intransitivo (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) I camion devono avvicinarsi al molo per caricare. |
yolcu almakverbo intransitivo (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La nave sta caricando al molo. |
hücum etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (sport: attaccare) (bir şeye, birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'altra squadra ha caricato il quarterback. |
doldurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (silah, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I soldati caricarono il cannone e questo sparò nuovamente. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (veri, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quando provo a caricare la pagina ricevo un messaggio di errore. |
şarj etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (batteria) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Devo mettere in carica il cellulare. |
doldurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (armi da fuoco) (ateşli bir silahı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il soldato smise di sparare per ricaricare. Asker, silahını doldurmak için ateş etmeyi kesti. |
borca kaydetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La banca addebita una commissione se il saldo va sotto un determinato importo. |
kurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (saat, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Serve una chiave particolare per caricare l'orologio. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devo dare una mano a caricare il bagaglio per il nostro viaggio in campeggio. |
atışa hazırlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (armi da fuoco) (silah) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quando ha visto il cervo, il cacciatore ha caricato il fucile. |
ara belleğe almakverbo intransitivo (internet: video) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sto cercando di guardare questo video ma si ferma a caricare di continuo. |
atışa hazırlanmakverbo intransitivo (baseball) (beysbol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il lanciatore carica e poi lancia la palla. |
kurmak(saat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Prima che gli orologi avessero le batterie bisognava caricarli. |
doldurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (su un veicolo) (arabaya) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Devo caricare le valigie in macchina prima di partire. |
şarj yapmakverbo transitivo o transitivo pronominale (hockey: bloccare un giocatore) (buz hokeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non caricare mai da dietro un altro giocatore di hockey perché potresti provocargli serie lesioni alla colonna vertebrale. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (informatica) (bilgisayar) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Eugene ha promesso di caricare i file entro la fine della giornata. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Abbiamo caricato la macchina e siamo partiti per la spiaggia. |
sıkıntı vermek, zahmet çektirmek(figurato) (birisine, mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non ti racconto mai i miei problemi perché non voglio gravare su di te. Kendi sorunlarını anlatarak annene sıkıntı verme. |
ağırlık yapmak(in senso astratto) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il pacco pesante gravava sulla schiena di Mary mentre lei saliva sulla collina. |
toplu halde saldırmak, hücum etmek(hayvan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un tempo i bisonti scorrazzavano per queste pianure. |
yüksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Trasportò il pesante carico su per la collina. Üzerimdeki ağırlık bir türlü kalkmak bilmiyor. |
yüksostantivo maschile (quantità di merce) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'autista ha preso un carico al molo. |
kazansostantivo maschile (bucato) (çamaşır - ölçü) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Svuotò la lavatrice, appese gli abiti ad asciugare e ci mise dentro un nuovo carico. |
yüksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo è un carico pesante per una macchina così piccola. |
dolususostantivo maschile (unità di misura) (ölçü) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A occhio e croce qui ci sono 50 carichi di terra per un camion. |
ağırlıksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I pilastri dell'edificio sopportano il carico dei piani superiori. |
iş yüküsostantivo maschile (quantità di lavoro) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Questo semestre ho un carico di lavoro notevole. |
sıkıntı, stressostantivo maschile (psicologico) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sentì che gli era stato tolto un peso di dosso quando superò l'esame. |
elektrik yüklü/yüklenmiş(di elettricità) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Protoni ed elettroni sono particelle cariche di elettricità. |
(kamyon, vb.) yüklü, yüklenmişaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il camion carico era visibilmente più basso a causa del peso. |
yük, ağırlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'asino può portare un carico pesante. Eşek, ağır yük taşıyabilen bir hayvandır. |
yük, kargo
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir otobüs dolususostantivo maschile (autobus) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il conducente trasportava un carico di turisti verso le antiche rovine. Sürücü, bir otobüs dolusu turisti antik harabelere götürüyordu. |
kamyon dolususostantivo maschile (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'allevatore ha donato un carico di prodotti freschi al banco alimentare. |
heyecanlı, heyecan yaratan, heyecan dolu(mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'aria era carica di tensione dopo il recente litigio della coppia. |
(silah) doluaggettivo (arma) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La pistola era carica e chiusa in una cassaforte. |
ağırlıksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il carico del suo zaino pesante gli gravava sulle ginocchia. |
yüksostantivo maschile (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hakikiaggettivo (munizioni) (mühimmat, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Durante le esercitazioni l'esercito usa le cartucce invece di munizioni cariche. |
sevkiyatsostantivo maschile (havyan, kargo, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tutto il carico di bestiame si è ammalato e quasi tutti i capi sono morti durante il viaggio. |
yük
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il camion ha portato un grosso carico di legname in città. |
grup, takım(persone) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il gruppo di neoassunti sta aspettando all'ingresso. |
yük, kargo, ücretle taşınan mal(generico) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La nave trasportava merci attraverso l'Atlantico. |
yüklüaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un camion carico procedeva lentamente lungo una ripida collina. |
coşkulu(figurato: motivato) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Stuart ha fatto alla squadra un discorso preparatorio e loro ne sono usciti tutti carichi. |
gönderilen mal/eşya/sipariş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gli operai stavano scaricando la partita sul molo. |
zorlayan şey(figurato) (kaynakları, sabrı, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le spese postali sono un peso significativo sulle nostre risorse. |
yüklemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Caricarono la merce nel camion delle consegne. |
doldurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (riempire) (bir şeyle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Abbiamo caricato la carriola di mattoni. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato: di cose da fare) (sorumluluk, iş, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La direzione ha caricato i dipendenti di progetti. |
doldurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La piogge primaverili hanno riempito gli alberi di frutti. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il camion è stato interamente caricato di forniture elettriche e non poteva portare di più. |
üzerine eklemek(fiyat) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
elektrik vermek, cereyan vermek(fisica) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Stai attento, il contadino ha elettrificato quella rete per fermare gli intrusi. |
şarj etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il trapano a batteria sarebbe molto più comodo se non si dovesse ricaricare la batteria ogni venti minuti. |
fazla yük yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il gran numero di chiamate ha sovraccaricato il sistema che si è bloccato. |
-e yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (informatica) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tina ha caricato la foto sul sito di un social network. |
sıkıntı çektirmek, sıkıntı vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non caricare tua madre coi tuoi problemi. |
yüklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Hanno caricato il camion con un peso ancora maggiore. |
takmak(fotografia) (film) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha caricato il rullino nella macchina fotografica. |
sıkıntı vermek, sıkmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Per favore, non gravarmi di tutti i tuoi problemi. |
eklemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il negoziante ha messo un costo aggiuntivo sull'acquisto per le spese di trasporto. |
İtalyan öğrenelim
Artık carico'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
carico ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.