İspanyolca içindeki elevado ne anlama geliyor?
İspanyolca'deki elevado kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte elevado'ün İspanyolca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İspanyolca içindeki elevado kelimesi yüksek, yüksek, üst, yüce, ulu, yüksek, yükseltilmiş, (yukarı) çıkarılmış, kaldırılmış, artırılmış, yükseltilmiş, yüce, ulu, baştan yukarıda olan, kafanın üstünde olan, başüstü, yüksekte uçan, yüksek, yüksekteki, yüksek, (hedef, amaç, vb.) yüksek, kalkık, çok uzun/yüksek, yüksek, yüce, çok yüksek, fahiş, yükseltmek, kaldırmak, havaya kaldırmak, abartmak, artırmak, yarım ton yukarıdan çalmak, ortaya atmak, çıkarmak, tizleştirmek, artırmak, yükseltmek, kaldırmak, kaldırmak, kaldırmak, yükseltmek, yukarı çekmek, moralini yükseltmek, göndere çekmek, aniden yükseltmek, yüceltmek, ululamak, güçlendirmek, yukarı kaldırmak, açmak, artırmak, kurtarmak, daha yüksek/yüce (fikir, hedef, vb.), üst, kuvvet, daha yüksekteki/yukarıdaki anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
elevado kelimesinin anlamı
yüksekadjetivo (fiyat) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ¿No crees que el precio es demasiado elevado? |
yüksekadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tiene objetivos elevados para su proyecto de diccionario. |
üst(seviye) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Las habilidades de Kevin para jugar al ajedrez han alcanzado un nivel elevado. |
yüce, ulu, yüksek(pensamiento) (düşünce, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tiene muchas ideas nobles, pero ninguna es práctica. |
yükseltilmiş, (yukarı) çıkarılmış, kaldırılmışadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ella se sentó en el borde elevado del jardín. Bahçenin yükseltilmiş duvarına oturdu. |
artırılmış, yükseltilmişadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La cantante se presentó en una plataforma elevada. |
yüce, ulu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Las tropas que estaban de pie se encontraban nerviosas ante la presencia de su elevado líder. |
baştan yukarıda olan, kafanın üstünde olan, başüstüadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Esos cables elevados le dan energía a todo el pueblo. |
yüksekte uçan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El águila, al estar tan elevada, era una manchita en el cielo. |
yüksek, yüksektekiadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Desde este punto elevado, puedes ver varios de los edificios famosos de la ciudad. |
yüksekadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tenía un concepto muy elevado de sí mismo. |
(hedef, amaç, vb.) yüksek
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom tiene metas elevadas para su carrera profesional. |
kalkıkadjetivo (mimari) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok uzun/yüksek
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Con 2,13 metros de altura, Herman es un hombre imponente. |
yüksek, yüce
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) El edificio eminente se avecina sobre la ciudad. |
çok yüksek, fahiş(fiyat) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Alice pensaba que £2.000 era un poco alto por un auto así de viejo, especialmente porque no estaba en perfecto estado. |
yükseltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Van a elevar la pared medio metro. |
kaldırmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La plataforma móvil elevó a la cantante durante su concierto. |
havaya kaldırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vi una película de terror en donde la bruja elevaba a sus víctimas antes de matarlas. |
abartmak(figurado) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Varias personas elevan el estilo de vida del consumidor aunque afecte a sus finanzas personales. |
artırmak(yoğunluğu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chicos, tenemos que elevar nuestro nivel de juego o no ganaremos el partido. |
yarım ton yukarıdan çalmakverbo transitivo (müzik) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Has elevado el tono durante los primeros veinte compases. |
ortaya atmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elevó una pregunta sobre finanzas a la junta directiva. |
çıkarmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El líder de la comunidad elevó una protesta contra las nuevas leyes. |
tizleştirmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Creo que la pieza sonaría mejor si elevases esa nota. |
artırmak, yükseltmekverbo transitivo (fiyat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El supermercado elevó los precios de la leche y la mantequilla la semana pasada. |
kaldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si levantas las cajas y me las das, yo las pondré en el ático. |
kaldırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un niño me pidió que lo levantara para que pudiera ver mejor el desfile. |
kaldırmak, yükseltmek, yukarı çekmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El mecánico subió el motor nuevo al coche viejo con la grúa. |
moralini yükseltmek(figurado) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El sermón pretende levantar a la congregación. |
göndere çekmek(bayrak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Los niños exploradores están izando la bandera en el mástil. |
aniden yükseltmek(precios, interés) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Los bancos subieron la tasa de interés. |
yüceltmek, ululamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Parte de la religión cristiana es exaltar a Cristo. |
güçlendirmekverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yukarı kaldırmakverbo transitivo (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Levantaron el coche para que el mecánico pudiera trabaja por abajo. |
açmakverbo transitivo (ses, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alzamos (or: elevamos) el volumen de la tele para ahogar el ruido de nuestros vecinos discutiendo. |
artırmak(precios) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) El desabastecimiento repentino hizo aumentar el precio de la mantequilla y el queso. |
kurtarmak(de mala circunstancia) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) El éxito de su arte le sacó de la pobreza. |
daha yüksek/yüce (fikir, hedef, vb.)(propósito, etc.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sintió que Dios lo llamaba para un propósito superior. |
üst, kuvvet(matemáticas) (matematik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dos a la tercera potencia es ocho. |
daha yüksekteki/yukarıdaki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Guarda esas galletitas en un estante más alto. |
İspanyolca öğrenelim
Artık elevado'ün İspanyolca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İspanyolca içinde arayabilirsiniz.
elevado ile ilgili kelimeler
İspanyolca sözcükleri güncellendi
İspanyolca hakkında bilginiz var mı
İspanyolca (español), Castilla olarak da bilinir, Roman dillerinin İber-Romantik grubunun bir dilidir ve bazı kaynaklara göre dünyanın en yaygın 4. dilidir, diğerleri ise onu listeler. en yaygın 2. veya 3. dil olarak. Yaklaşık 352 milyon kişinin ana dilidir ve konuşmacılarını dil olarak eklerken 417 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. alt (1999'da tahmin edilmektedir) İspanyolca ve Portekizce çok benzer gramer ve kelime hazinesi; bu iki dilin benzer kelime dağarcığının sayısı %89'a kadar çıkmaktadır.İspanyolca dünya çapında 20 ülkenin ana dilidir.İspanyolcayı konuşan toplam kişi sayısının 470 ile 500 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. ana dili konuşanların sayısına göre dünyada en çok konuşulan ikinci dil.