İngilizce içindeki loose ne anlama geliyor?
İngilizce'deki loose kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte loose'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki loose kelimesi bol, serbest, bağlanmamış, sıkıca bağlanmamış, şüpheli, belirsiz, muğlak, şüpheli, hafifmeşrep, hafif, kurtulmak, özgür olmak, kurtlarını dökmek, işten atmak, işten kovmak, (hayvan) kaçıp gitmek, gevşemek, sarkmak, sakin ol, serbest bırakmak, izin vermek, deli fişek, boştaki uç, yarım kalmış iş, tamamlanmamış kısım, bol, serbest anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
loose kelimesinin anlamı
boladjective (clothing, etc.: not tight) (giysi, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I must have lost weight, because my trousers are loose. |
serbestadjective (not held in place) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The loose diamonds were worth thousands of dollars. Serbest halde bulunan elmasların değeri binlerce doların üzerindeydi. |
bağlanmamışadjective (not fastened) (bağcık, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) His mother made him tie his loose shoelaces. |
sıkıca bağlanmamışadjective (not compressed, not compact) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The packing materials are loose, and move during shipping. |
şüpheliadjective (figurative (vague) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) We have only a loose outline of the plan. |
belirsiz, muğlakadjective (figurative (not literal or precise) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) She used a loose meaning of the word. |
şüpheliadjective (figurative, informal (irresponsible, gossipy) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) There is loose talk going around about you two. I don't believe a word of it. |
hafifmeşrep, hafifadjective (figurative, pejorative, informal (promiscuous) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) People called the young woman loose, but as far as she was concerned, she was just having a good time. |
kurtulmakverbal expression (figurative (free yourself) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) I thought I'd fastened the dog's chain securely but he must have broken loose. |
özgür olmak(figurative, slang (become independent) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) She really began to cut loose after she left home. |
kurtlarını dökmek(figurative, slang (act wildly) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) After six weeks of boot camp the recruits were ready to cut loose and have a few beers. |
işten atmak, işten kovmak(US, figurative, slang (fire from job) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The company cut Alan loose for supporting the workers' strike. |
(hayvan) kaçıp gitmek(informal (become free) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The next door neighbour's dog got loose again last night. |
gevşemek(US, dated, slang (relax) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
sarkmakverbal expression (be detached, dangle) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Water was pouring from the roof because part of the gutter was hanging loose. |
sakin olverbal expression (slang, figurative (relax, be relaxed) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Hang loose, man - I'll be back in a minute. |
serbest bırakmak(set free, release) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He let his dogs loose on my lawn and they made such a mess! |
izin vermekverbal expression (informal (allow to use freely) (serbestçe kullanımına) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) We should never have let the kids loose on the computer! |
deli fişeknoun (figurative ([sb] who is unpredictable) (ne yapacağı belli olmayan kişi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Be careful when you talk to the manager; he's a loose cannon. |
boştaki uçnoun (unfastened end of [sth]) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yarım kalmış işnoun (figurative, usually plural (unfinished business) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Your essay just isn't good enough: it's full of loose ends for a start. |
tamamlanmamış kısımnoun (figurative, usually plural (unfinished detail) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The company directors had one more loose end to tie up before they could announce the merger. |
boladjective (baggy, not tight) (giysi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Wear loose-fitting clothing to allow the skin to breathe. |
serbestadverb (unfettered) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The neighbor's dogs are on the loose and they are chasing our chickens. |
İngilizce öğrenelim
Artık loose'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
loose ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.