İngilizce içindeki failing ne anlama geliyor?
İngilizce'deki failing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte failing'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki failing kelimesi başarısız olan, zayıflayan, kusur, başarısız olma, başarısız olmak, başarısızlığa uğramak, başaramamak, ihmal etmek, kalmak, geçememek, verememek, hayal kırıklığına uğratmak, hata, kalma, güçten düşmek, kuvvetten düşmek, bozulmak, arızalanmak, iflas etmek, tükenmek, reddetmek, geri çevirmek, bırakmak, başarısız okul anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
failing kelimesinin anlamı
başarısız olanadjective (business: unsuccessful) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The failing business laid off half its workforce in an attempt to cut costs. |
zayıflayanadjective (body, senses: deteriorating) (organ, duyu, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) John's failing eyesight made it difficult for him to read the newspaper. |
kusurnoun (often plural (fault, shortcoming) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Agatha's greatest failing is that she refuses to listen to advice. |
başarısız olmanoun (being unsuccessful) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Failing is an important part of the learning process. |
başarısız olmak, başarısızlığa uğramakintransitive verb (not succeed) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The plan failed because they ran out of money. Bu işi de başaramadık, ne yapmalıyız bilmiyorum. |
başaramamak(not succeed in doing [sth]) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) They failed to deliver the package in time. |
ihmal etmek(omit, neglect) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The directions failed to mention that the road was closed. ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Yolu tarif ederken yolun kapalı olduğunu belirtmeyi ihmal ettiler. |
kalmakintransitive verb (not pass an exam) (sınav) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The teacher told Marge that she would fail if she didn't study harder. |
geçememek, verememektransitive verb (not pass) (sınav, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Bobby failed the exam. Sarah was failing math so her parents got her a tutor. |
hayal kırıklığına uğratmaktransitive verb (disappoint) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The employee failed his manager by not finishing the report on time. |
hatanoun (informal (failure, mistake) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The soup I made was definitely a fail because it just didn't taste right. |
kalmanoun (rejection in a test) (sınavda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He did very badly in his biology test, and was given a fail. |
güçten düşmek, kuvvetten düşmekintransitive verb (lose strength) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Karen's strength was failing after running for ten kilometres. My grandfather is very old now and starting to fail. |
bozulmak, arızalanmakintransitive verb (stop functioning) (makina, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The machine failed around four pm. |
iflas etmekintransitive verb (go bankrupt) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The typewriter company failed when people started using computers. |
tükenmekintransitive verb (run out, be exhausted) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The expedition's supplies were failing and they turned back. |
reddetmek, geri çevirmektransitive verb (reject) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The quality inspector failed the parts that were defective. |
bırakmaktransitive verb (give student poor mark) (sınıfta, sınavda, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The examiner failed me because I didn't check my mirror before pulling out. |
başarısız okulnoun (underperforming school) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Inspectors judged it to be a failing school. |
İngilizce öğrenelim
Artık failing'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
failing ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.