İngilizce içindeki crushing ne anlama geliyor?
İngilizce'deki crushing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte crushing'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki crushing kelimesi yıkıcı, tahrip edici, ezici (yenilgi), (duygusal yönden) yıkıcı, mahveden, ezmek, ufalamak, kırmak, sıkmak, suyunu çıkarmak, ezmek, bastırmak, üzmek, kalabalık, aşk, sevda, ezme, hücum etmek, sıkıca sarılmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
crushing kelimesinin anlamı
yıkıcı, tahrip ediciadjective (hit, blow: destructive) (vuruş, darbe, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A crushing blow sent him reeling across the room. |
ezici (yenilgi)adjective (figurative (defeat: forceful, decisive) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The last-minute defeat was a crushing blow for the team. |
(duygusal yönden) yıkıcı, mahvedenadjective (figurative (emotionally: devastating) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The news of her sister's death was crushing. |
ezmektransitive verb (press with destructive force) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He crushed the nut to break it into many pieces. Fındığı birçok parçaya kırmak için ezdi. |
ufalamaktransitive verb (pound into small particles or powder) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The chef crushed the cinnamon sticks into a powder. |
kırmaktransitive verb (ice: break into tiny pieces) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Crush the ice in a blender. |
sıkmak, suyunu çıkarmak(extract liquid) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) They crushed the juice from an orange to make a drink. |
ezmektransitive verb (crumple, make smaller) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) She crushed the can with her foot. Being packed in a suitcase has completely crushed my clothes; I need to iron them all now! |
bastırmaktransitive verb (figurative (defeat thoroughly) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Our army completely crushed the enemy. The away team crushed the home players, beating them 33 to 12. |
üzmektransitive verb (figurative (upset) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Julie was crushed by the news that she hadn't got into the course she wanted to do. |
kalabalıknoun (figurative (large throng, crowd) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There was a crush of students at the bookstore on the first day of classes. |
aşk, sevdanoun (informal (temporary infatuation) (kısa süreli) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Crushes are common among teenagers. |
ezmenoun (act of crushing) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) His ship was trapped in the crush of the ice. |
hücum etmekintransitive verb (move by pressing or crowding) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) After the concert, the crowd crushed towards the exit doors. |
sıkıca sarılmaktransitive verb (figurative (hug with force) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Shireen's dad crushed her affectionately in his arms. |
İngilizce öğrenelim
Artık crushing'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
crushing ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.