Fransızca içindeki régler ne anlama geliyor?
Fransızca'deki régler kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte régler'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki régler kelimesi hesabı kapatmak, ödeme yapmak, ödemek, ödemek, halletmek, çözmek, ödeyip bitirmek, konuşarak çözümlemek, hesabı ödemek, önceden halletmek, ayar etmek, düzenlemek, ayar etmek, motor ayarı yapmak, hedeflemek, düzeltmek, ayarlamak, ayar etmek, ödemek, kapatmak, ödeyip bitirmek, kalibre etmek, ayar etmek, ayarlamak, ödemek, ayarlamak, cevap vermek, cevaplamak, yanıtlamak, yelken açmak, iş yapmak, planlamak, düzen vermek, yoluna koymak, netleştirmek, kararlaştırmak, ayarlamak, kıvırmak, bükmek, öç almak, öcünü almak, intikam almak, (anlaşmayı, vb.) sağlamlaştırmak, pekiştirmek, halletmek/çözmek/gidermek, ödemek, hesaplaşmak, görüş ayrılıklarını gidermek, hesaplaşmak, ödeşmek, intikam almak, öç almak, ince ayar yapmak, otelden ayrılma/çıkış yapma, konuyu kapatmak, anında ödemek, sağlama bağlamak, intikam almak, öç almak, otelden ayrılmak, halletmek, hızı ayarlamak, ayarlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
régler kelimesinin anlamı
hesabı kapatmak(une dette,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je voudrais régler ma facture maintenant. |
ödeme yapmak, ödemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je n'ai pas d'argent. Peux-tu régler ? |
ödemekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il régla l'addition de son dîner. |
halletmek, çözmekverbe transitif (un différend, un problème) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont réglé leur problème calmement. Anlaşmazlıklarını barışçıl bir şekilde hallettiler. |
ödeyip bitirmekverbe transitif (une dette) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'agence de recouvrement m'a harcelée pendant des semaines jusqu'à ce que j'aie fini de régler ma dette. |
konuşarak çözümlemek(un problème, un différend) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Peter et Frank ont réglé leurs différends et sont de nouveau amis. Ella et moi avons finalement réglé les détails de notre plan d'affaires. |
hesabı ödemekverbe transitif (une dette) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu veux bien régler l'addition ? Je réglerai ma dette plus tard. |
önceden halletmekverbe transitif (à l'avance) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ayar etmekverbe transitif (un moteur) (motor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon ami mécanicien a réglé ma voiture pour moi. |
düzenlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Après sa mort, son fils a réglé ses affaires. |
ayar etmek, motor ayarı yapmakverbe transitif (otomobil) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le mécanicien a réglé la voiture. |
hedeflemek(une arme) (silah) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
düzeltmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous devons régler ce différend avant de continuer. |
ayarlamak, ayar etmekverbe transitif (machine) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) On a réglé l'allumage du moteur. |
ödemekverbe transitif (Droit) (tazminat, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La compagnie d'assurance a remboursé toutes les demandes ayant suivi l'accident. |
kapatmak, ödeyip bitirmekverbe transitif (une dette) (borç) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il a remboursé sa dette d'université en payant tous les mois pendant deux ans. |
kalibre etmek, ayar etmek, ayarlamakverbe transitif (makina) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le technicien d'entretien a réglé toutes les machines de l'usine. |
ödemekverbe transitif (une réclamation) (sigorta tazminat talebi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nos données montrent que nous avons déjà traité votre réclamation. |
ayarlamak(alet, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Zelda a ajusté la couleur sur l'écran d'ordinateur. |
cevap vermek, cevaplamak, yanıtlamak(un problème, une situation) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yelken açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'équipage hissa les voiles et le bateau quitta le port. |
iş yapmakverbe intransitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
planlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Julia voulait rentrer plus tôt pour s'occuper du dîner. |
düzen vermek, yoluna koymakverbe transitif (Radio, TV : une station, chaîne) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dan a réglé la radio sur sa station préférée. |
netleştirmek(une image) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'image était un peu floue alors John la rendue plus nette. |
kararlaştırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Demain à 14 heures. C'est réglé, donc ! |
ayarlamakverbe transitif (saat) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je viens de changer les piles de l'horloge, il va falloir la mettre (or: remettre) à l'heure. |
kıvırmak, bükmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Veuillez incliner le cure-pipe de sorte à lui faire prendre la forme d'un triangle. |
öç almak, öcünü almak, intikam almak(familier) (birisinden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il t'a bien arrangé ! |
(anlaşmayı, vb.) sağlamlaştırmak, pekiştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les deux parties se réunissent pour régler les derniers détails de l'accord. |
halletmek/çözmek/gidermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous allons régler ça tout de suite ! |
ödemek(figuré, familier) (borç) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ça fait un mois que j'attends que tu me rembourses. C'est l'heure de passer à la caisse. |
hesaplaşmakverbe transitif (borcunu ödemek anlamında) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu me prêtes de l'argent maintenant, je promets de te régler ça la semaine prochaine. |
görüş ayrılıklarını gidermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après plusieurs mois de désaccord, les frères ont enfin réglé leur différend. |
hesaplaşmak, ödeşmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il va falloir que vous régliez vos comptes envers nous pour que nous puissions prendre une nouvelle commande. |
intikam almak, öç almaklocution verbale (se venger) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ince ayar yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il n'arrivait pas à régler précisément la radio avec la molette. |
otelden ayrılma/çıkış yapma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Vérifiez bien votre facture au moment de libérer votre (or: la) chambre. |
konuyu kapatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jane a mis fin au débat en cherchant la réponse sur Internet. |
anında ödemeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sağlama bağlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le directeur général a hâte de régler les derniers détails du contrat. |
intikam almak, öç almaklocution verbale (se venger) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je vais régler mes comptes avec ces brutes qui m'ont tabassé. |
otelden ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans cet hôtel, il faut libérer sa chambre avant 11 h sous peine de payer une nuit de plus. |
halletmek(sorun, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je ne me sentirai pas mieux tant que je n'aurai pas réglé les choses avec mon frère. |
hızı ayarlamaklocution verbale (changement de sujet) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pour établir un nouveau record, un coureur a besoin de quelqu'un sur qui régler son allure. |
ayarlamaklocution verbale (Automobile) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le nouveau mécanicien règle le parallélisme de vos roues gratuitement. |
Fransızca öğrenelim
Artık régler'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
régler ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.