Fransızca içindeki plate ne anlama geliyor?
Fransızca'deki plate kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte plate'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki plate kelimesi düz, düzgün, düz, tekdüze, monoton, tabak, yemek tabağı, düz ve büyük tabak, tabak, düz, düzgün, engebesiz, yemek, gazsız, yemek, yemek çeşidi, kişi başına, adam başına, düz, yavan, ilgisiz, alakasız, klişe, sıkıcı, düz, eğimsiz, dümdüz, ana yemek, sıkıcı, can sıkıcı, sıkıcı, sıkıcı, yüzükoyun, düz vuruş, düz vuruş, uyuşuk, enerjisiz, borda tirizi, asılmak, askıntı olmak, tavlamaya çalışmak, çözmek, yere/dizlerine kapanmak, kur yapmak, kur yapmak, duvardan geçiş, koridor, geçiş, ayırt edici, yere yatırmak, servis yapmak, daha düz, daha yassı, yüzükoyun yatmış, yüzüstü, (sırıkla hareket ettirilen) ufak tekne, sandal, fırın tenceresi, hazır gıda, patlak lastik, fırın kabı, düz ekran, ana yemek, ana yemek, iyi hissettiren yemek, başarısız olmak, esas yemek, ana yemek, acısızlık, çıkarmak, (et, patates, mantar, vb.) sote, secde etmek, secdeye kapanmak, (yiyecek) paket servisi, ölü, düzlük, düz arazi, fırın tavası, kek kalıbı, topuz, altlık, tekerleksiz iniş yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
plate kelimesinin anlamı
düz, düzgün
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le sol était suffisamment plat pour qu'on y place une chaise. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Masanın düz bir zemin üzerine konulması gereklidir. |
düzadjectif (göbek, karın, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle a fait un régime pour retrouver un ventre plat. |
tekdüze, monotonadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le discours de l'intervenant était monotone (or: plat) et ennuyeux. |
tabak, yemek tabağı(récipient) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans quel plat veux-tu servir les pâtes ? |
düz ve büyük tabak
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma grand-mère a plusieurs plats et autres assiettes de collection datant des années 1930. |
tabaknom masculin (menu) (yemek seçimi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Est-ce que tu as choisi le plat avec du poulet ? Tavuk tabağını mı alacaksınız? |
düz, düzgün, engebesiz(surface) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce plancher n'est pas très plat. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Pürüzsüz bir cilt yapısına sahip. |
yemeknom masculin (partie du repas) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le deuxième plat ce soir est un steak. Bu akşamın ikinci yemeği biftektir. |
gazsızadjectif (boisson : non gazeuse) (içecek) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Apportez-moi de l'eau plate, s'il vous plaît. Bana gazsız su verir misin lütfen? |
yemeknom masculin (Cuisine : partie de repas) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Êtes-vous prêt pour le prochain plat ? |
yemek çeşidi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons le choix entre trois plats de légumes. |
kişi başına, adam başına
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le déjeuner va coûter cinquante dollars le plat. |
düz(surface) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il y avait quelques bosses sur la surface du meuble si bien que celle-ci n'était pas plate (or: plane). Rafın yüzeyinde birkaç tümseklik vardı, yani tamamen düz değildi. |
yavan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ilgisiz, alakasız(sans relief) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les réponses plates (or: détachées) de Mélina montraient à Marius qu'elle s'en fichait. |
klişe(sujet) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sıkıcı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le service est bon dans ce restaurant, mais la cuisine est plutôt banale (or: convenue). |
düz, eğimsiz, dümdüzadjectif (surface) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jill a utilisé un niveau pour s'assurer que la surface était plane. |
ana yemeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alison a choisi une entrée et un plat dans le menu. |
sıkıcı, can sıkıcı(chose) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je veux quitter ce cours ennuyeux. Bu tekdüze hayat canına yetmişti. |
sıkıcı(personne) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Felicia ne veut pas sortir avec Paul parce qu'il est ennuyeux. Polat çok sıkıcı bir insan olduğu için Fatma onunla çıkmak istemiyor. |
sıkıcı(tâche) (görev, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je ne pense pas que la chef m'apprécie : elle me donne toujours les tâches les plus ennuyeuses à faire. |
yüzükoyun
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il était étendu de tout son long (or: Il était couché de tout son long) pour ne pas que l'ennemi le voie. |
düz vuruşlocution adjectivale (Tennis : frappe) (tenis) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un lift rebondira plus haut qu'un coup à plat. |
düz vuruş(Tennis) (tenis) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uyuşuk, enerjisiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
borda tirizinom masculin (Nautique) (gemicilik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
asılmak, askıntı olmak(familier) (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gladys a dit au type qui la draguait d'aller se faire voir. |
tavlamaya çalışmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quand il va au restaurant, il essaie toujours de dragueur la serveuse. |
çözmek(figuré : des difficultés) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous ne pourrons aplanir ces difficultés que par le dialogue et le compromis. |
yere/dizlerine kapanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kur yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kur yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu me dragues, là ? |
duvardan geçişnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
koridornom masculin (odalar arasındaki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geçişnom masculin Nous avons fait installer un passe-plat entre la cuisine et la salle à manger. |
ayırt edici
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le numéro caractéristique de Ned est de lancer des couteaux les yeux bandés. |
yere yatırmak(mettre en position couchée) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pour créer l'allée du jardin, Lucie a couché les dalles de pierre au sol. |
servis yapmak(nourriture) (yemek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'employé de la cafétéria servit la purée sur un plateau. |
daha düz, daha yassılocution adjectivale (comparatif de supériorité) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La région était bien plus plate que ce à quoi Ron était habitué. |
yüzükoyun yatmışlocution adverbiale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yüzüstü(personne) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Après avoir trébuché sur le patin à roulettes, il s'est trouvé face contre terre sur le trottoir. |
(sırıkla hareket ettirilen) ufak tekne, sandal(dirigée avec une perche) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fırın tenceresinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu vas avoir besoin d'un plat à rôtir pour cuire la dinde. |
hazır gıdanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'était un étudiant typique dans le sens où il mangeait toujours des plats cuisinés au lieu de cuisiner. |
patlak lastiknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Si vous conduisez même juste un peu avec un pneu crevé, vous devrez peut-être changer la jante également. |
fırın kabınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) N'oubliez pas de graisser le plat à four quand vous faites rôtir des pommes de terre. |
düz ekrannom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mon nouvel écran plan me laisse plus de place pour mon clavier. Je viens d'acheter un nouvel écran plat pour le salon. |
ana yemeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Comme plat principal, j'aime bien choisir quelque chose que je ne cuisinerais pas à la maison.// Après les entrées, nous servirons le plat principal et le dessert. |
ana yemeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le menu comprenait une salade en entrée, un ragoût d'agneau en plat principal, et de la glace ou du fromage en dessert. |
iyi hissettiren yemeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce bon petit plat au restaurant était tout à fait comme la cuisine de maman. |
başarısız olmaklocution verbale (blague) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
esas yemek, ana yemeknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y avait plusieurs plats principaux, dont certains végétariens. |
acısızlık(yemek: acısız olma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çıkarmak(kavga, sorun, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a fait un scandale parce que le chauffeur de bus ne voulait pas le laisser monter. |
(et, patates, mantar, vb.) sotenom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Préparer un plat sauté est une bonne façon d'utiliser des légumes frais. |
secde etmek, secdeye kapanmak(signe de respect) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(yiyecek) paket servisi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ölüadjectif (batterie) (akü, pil, mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La batterie est vide, la voiture ne démarrera pas. |
düzlük, düz arazinom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La maison doit être construite sur un terrain plat. |
fırın tavasınom masculin (Cuisine) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Edward a fait chauffer de l'huile dans un plat à four avant d'y ajouter les pommes de terre. |
kek kalıbınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
topuznom féminin (silah) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le guerrier maori a été formé dans le maniement d'une arme en forme de bâton plat. |
altlıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Richard a posé la casserole sur un dessous de plat sur la table. |
tekerleksiz iniş yapmaklocution verbale (avion) (uçak) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'avion a atterri à plat sur la piste. |
Fransızca öğrenelim
Artık plate'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
plate ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.