Fransızca içindeki épuisé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki épuisé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte épuisé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki épuisé kelimesi tüketmek, kullanıp bitirmek, çok yormak, yorgunluktan tüketmek/bitirmek, tüketmek, tükenme, tüketme, bitirme, (kullanıp) bitirmek, tüketmek, tüketip bitirmek, yormak, yormak, yormak, yormak, kullanıp bitirmek, tüketmek, kullanıp bitirmek, yormak, yormak, çok yormak, baskısı tükenmiş, baskısı kalmamış, boşalmış, boşaltılmış, baskısı tükenmiş, baskısı kalmamış, bitap düşmüş, yorgun düşmüş, yorgun, bitkin, yorgun, bitkin, bitap, bulunmayan, mevcut olmayan, çok yorgun, bitkin, çok yorgun, bitkin, bitap, yorgun, çok yorgun, yorgun, bitkin, yorgun gözüken, bitkin/bezgin görünüşlü, çok yorgun, bitkin, (ilan) satılıp tükendi, elde kalmadı, tamamen yokedilmiş, ortadan kaldırılmış, stok dışı, yorgun, bitkin, çok yorgun, canı çıkmış, çok yorgun, yıpranmak, çok yorulmak, tükenmek, sönmek, tükenmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
épuisé kelimesinin anlamı
tüketmekverbe transitif (des ressources) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le groupe avait épuisé son stock de bois de chauffage et tout le monde commençait à avoir froid. |
kullanıp bitirmekverbe transitif (un sujet...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les deux hommes avaient épuisé tous les sujets de conversation et se contentèrent donc de rester assis en silence. |
çok yormak, yorgunluktan tüketmek/bitirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le cours de sport exténua Rachel. |
tüketmek(mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nancy a vidé son compte en banque. |
tükenme, tüketme, bitirme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce projet coûte trop cher : cela vide nos ressources. |
(kullanıp) bitirmek, tüketmek(utiliser complètement) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le dur travail physique commençait à épuiser la force de Martin. |
tüketip bitirmekverbe transitif (des ressources...) (bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yormak(une personne) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ses plaintes incessantes m'épuisent (or: m'usent). |
yormak(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Brian était épuisé après sa longue randonnée. |
yormakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Creuser dans le jardin a épuisé Linda. |
yormakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce dur travail t'épuisera si tu ne prends jamais de pauses. |
kullanıp bitirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai utilisé tous mes vêtements propres pour la semaine. |
tüketmek, kullanıp bitirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai presque tout utilisé dans mon frigo pour préparer ce repas. Mary a utilisé toute mon essence et n'a pas refait le plein. |
yormak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chaque fois que je garde ses enfants, ils m'épuisent (or: me fatiguent). Prendre le métro tous les jours m'épuise (or: me fatigue). |
yormak(figuré, familier : fatiguer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cette chaleur va me tuer. |
çok yormak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Margery était crevée par sa longue journée de travail. |
baskısı tükenmiş, baskısı kalmamışadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
boşalmış, boşaltılmış
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) John a versé le reste du vin et a jeté la bouteille épuisée dans le bac à recyclage. |
baskısı tükenmiş, baskısı kalmamışadjectif (livre, ouvrage) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est difficile de mettre la main sur ce livre car il est épuisé. |
bitap düşmüş, yorgun düşmüşadjectif (être à bout) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il était épuisé de fatigue, et s'écroula après la fin du marathon. |
yorgun, bitkinadjectif (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tom s'est difficilement extirpé de son lit, se sentant épuisé. |
yorgun, bitkin, bitap(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Amanda était épuisée après son jogging. |
bulunmayan, mevcut olmayan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok yorgun, bitkin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok yorgun, bitkin, bitap
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Karen avait couru un bout de temps et se sentait épuisée. |
yorgun
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok yorgun(physiquement) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je suis vraiment épuisé : j'ai besoin de vacances, ou du moins de quelques jours de congé. |
yorgun, bitkin(soutenu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yorgun gözüken, bitkin/bezgin görünüşlü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'air exténué d'Emma a choqué ses vieux amis. |
çok yorgun, bitkin(familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
(ilan) satılıp tükendi, elde kalmadı(tickets) Nous n'avons pas pu voir le concert parce que les tickets avaient tous été vendus. |
tamamen yokedilmiş, ortadan kaldırılmış(figuré, familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je n'ai marché que 8 km mais j'ai l'impression d'en avoir fait 30. Je suis lessivé ! |
stok dışı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je suis désolé, le CD que vous voulez est en rupture de stock. |
yorgun, bitkinadjectif (condition) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Wendy travaille dur et se sent fatiguée. |
çok yorgun, canı çıkmış(familier) (gündelik dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sarah était complètement crevée après ses examens de fin d'année. |
çok yorgun(familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je suis crevé : je vais me coucher. |
yıpranmak, çok yorulmakverbe pronominal (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Derek s'est épuisé après des mois de travail sans interruption. |
tükenmekverbe pronominal (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) À un moment de la crise bancaire, la réserve de fonds pour l'industrie s'est épuisée presque totalement. |
sönmekverbe pronominal (feu) (ateş) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La flamme s'est éteinte au bout de trois heures. |
tükenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık épuisé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
épuisé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.