Fransızca içindeki connu ne anlama geliyor?
Fransızca'deki connu kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte connu'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki connu kelimesi bilmek, tanımak, aşina olmak, bilmek, olarak bilmek, olarak tanımak, ezbere bilmek, sırrı paylaşan, sırra ortak olan, tanışık olmak, çekmek, haberdar olmak, görüp geçirmek, okumak, görüp geçirmek, bilmek, maruz kalmak, bilme, ezberlemiş, deneyimlemek, tecrübe etmek, ünlü, bilinen, ünlü, ünlü, meşhur, bilinen, saygın, bilinen, anlaşılan, ünlü, meşhur, tanınmış, tanınmış, meşhur, ünlü, bilinen, meşhur, ünlü, tanınmış, tanıdık, bildik, bildik, tanıdık, göze çarpan, fark edilir, ünlü, heyecanlandırmak, tecrübeli, deneyimli, bilgili olmak, birbirini tanımaya başlamak, (bir konuda) çok bilgisi olmak, ezbere bilmek, tüm ayrıntılarıyla/detaylarıyla bilmek, olup bitenleri bilmek, işini, vb. iyi bilmek, yabancısı olmamak, tanımak, tanımak, tanımak, polise gitmek, ilan etmek, iyi eğitim görmüş, tahsilli, çok okumuş, habersiz, bilgili, ezbere bilmek, genişlemek, büyümek, bilmeyen, bilgisi olmayan, bilgili, bilgi sahibi, gelip geçici olmak, ilk başarı, tanıştırmak, haberdar olmak, ağzını aramak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
connu kelimesinin anlamı
bilmek(un endroit, une réponse) (anlamak, kavramak) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je connais la réponse. Bu sorunun cevabını biliyorum. |
tanımakverbe transitif (une personne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu connais Julie ? |
aşina olmak, bilmekverbe transitif (être familier avec) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il connaît le football mieux que tout le monde. |
olarak bilmek, olarak tanımakverbe transitif (percevoir) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je la connais comme étant une femme intègre. |
ezbere bilmekverbe transitif (une leçon, l'alphabet,...) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle n'a que trois ans mais elle connaît (or: sait) l'alphabet. |
sırrı paylaşan, sırra ortak olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tanışık olmakverbe transitif (une personne) (birisi ile) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çekmekverbe transitif (une période de stagnation, doute,...) (sıkıntı, acı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
haberdar olmak(une chose,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
görüp geçirmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce bateau a connu des jours meilleurs. |
okumak(öğrenilen bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jimmy connaît son alphabet. |
görüp geçirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nos grands-parents ont connu la guerre, ils savent ce que c'est de tout perdre. |
bilmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
maruz kalmak(une expérience) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a vécu le pire moment de sa vie dans cette prison. |
bilme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Personne n'a une meilleure connaissance que lui des routes de la région. |
ezberlemişverbe transitif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu connais ton texte pour la pièce de théâtre de l'école ? |
deneyimlemek, tecrübe etmek(figuré) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'adorerais goûter rien qu'un peu à son style de vie. |
ünlü, bilinenadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est un tueur en série connu. O ünlü bir seri katildir. |
ünlüadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) De nombreux acteurs et actrices sont connus dans le monde entier. |
ünlü, meşhuradjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est connu pour ses manifestations. O, sokakta yaptığı protestolarla ünlüdür. |
bilinenadjectif (Mathématiques) (matematik) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Si x et y sont connus, on peut trouver z. |
saygın
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bilinen, anlaşılanadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ünlü, meşhur, tanınmışadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je n'ai jamais voulu être célèbre (or: connu). Hiçbir zaman ünlü (or: tanınmış) bir insan olmak istemedim. |
tanınmış, meşhur, ünlü, bilinenadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un éminent chercheur a présenté une conférence à l'université. |
meşhur, ünlü, tanınmışadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La tour Eiffel est un monument parisien célèbre. |
tanıdık, bildikadjectif (vu fréquemment) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Son visage est familier (or: connu) par ici. |
bildik, tanıdık(coutumier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) On voit toujours les mêmes visages familiers ici. |
göze çarpan, fark ediliradjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il y a eu un changement notable dans le comportement de Amy quand elle a commencé à prendre ses médicaments. |
ünlü(marka, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jen aime porter des vêtements d'une marque renommée. |
heyecanlandırmak(figuré : le public) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tecrübeli, deneyimli(figuré, familier) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il a de la bouteille et sait à quoi s'attendre. Çok tecrübeli bir adam, neyle karşılaşacağını biliyor. |
bilgili olmak(un peu familier) (bir konuda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
birbirini tanımaya başlamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les deux hommes ont appris à se connaître quand ils étaient à la fac. |
(bir konuda) çok bilgisi olmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après vingt ans à ce poste, il en connaît un rayon niveau construction. |
ezbere bilmekverbe transitif (une leçon,...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les élèves devaient connaître le poème par cœur. |
tüm ayrıntılarıyla/detaylarıyla bilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) De toute évidence, Chloe connaît les tenants et les aboutissants du métier d'agent immobilier. |
olup bitenleri bilmeklocution verbale (figuré, familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle dit que le chèque est dans le courrier, mais je connais la chanson : elle essaie de ne pas nous payer. |
işini, vb. iyi bilmekverbe pronominal (familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ma prof s'y connaît en histoire : elle a réponse à tout ! |
yabancısı olmamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
tanımakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu n'es pas la femme que j'avais appris à connaître. Tu as changé. |
tanımakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je dois apprendre à vous connaître avant de faire affaire avec vous. |
tanımakverbe pronominal (birbirini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Est-ce que vous vous connaissez ? |
polise gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les enquêteurs ont demandé à toute personne ayant vu quelque chose de se présenter. |
ilan etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai toujours fait connaître mon avis : tout le monde sait que je ne l'aime pas. |
iyi eğitim görmüş, tahsilli, çok okumuş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bien qu'il soit techniquement un historien de la Renaissance, l'intellectuel s'y connaît beaucoup en histoire médiévale. |
habersizlocution verbale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ce n'est pas à moi qu'il faut demander ça, je n'y connais rien aux bébés ! |
bilgili
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le chercheur possédait de solides connaissances sur le cycle de vie de la bactérie E. coli. |
ezbere bilmekverbe transitif (un lieu) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je ne me perds jamais dans ce quartier : je le connais comme ma poche. |
genişlemek, büyümek(entreprise,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Notre entreprise s'est développée rapidement cette année. Şirketimiz bu yıl hızla büyüdü. |
bilmeyen, bilgisi olmayan(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je connais mal les méthodes statistiques que tu décris. |
bilgili, bilgi sahibi(un peu familier) (bir konuda) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lisa s'y connaît en histoire américaine : elle a eu un A+ à sa dissertation. |
gelip geçici olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La Grande Dépression nous a appris que la sécurité financière peut connaître des hauts et des bas. |
ilk başarılocution adjectivale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le single qui a fait connaître les Beatles est sorti en 1962. |
tanıştırmak(birisini bir şeyle) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il m'a fait découvrir ce site génial. |
haberdar olmak(yeni gelişmelerden, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ağzını aramakverbe transitif (familier) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les collègues de Karen la cuisinent pour obtenir des informations au sujet de la fusion, mais elle ne dit rien. |
Fransızca öğrenelim
Artık connu'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
connu ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.