İzlandaca içindeki þó ne anlama geliyor?
İzlandaca'deki þó kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte þó'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İzlandaca içindeki þó kelimesi rağmen, ancak, fakat, buna rağmen, lakin anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
þó kelimesinin anlamı
rağmen(though) |
ancak(yet) |
fakat(yet) |
buna rağmen(yet) |
lakin(yet) |
Daha fazla örneğe bakın
Vottar Jehóva hafa notið þess mjög að hjálpa fólki, þó svo að þeir viti að tiltölulega fáir rati inn á veginn til lífsins. Yehova’nın Şahitleri, hayata giden yola insanlar arasından çok az kişinin gireceğini bilseler de, olumlu karşılık veren kişilere yardım etmeyi bir sevinç kaynağı olarak görürler. |
Friðrik og Guðrún reyna að halda uppi venjum sem stuðla að góðri geðheilsu allra en ekki þó síst sonar þeirra. Şimşek ailesi tüm ailenin, ama özellikle de oğullarının zihnen sağlıklı kalması için düzenlemeler yapıyor. |
Misstu ekki kjarkinn þó að kynferðisleg misnotkun á börnum sé vissulega afar útbreidd. İstismar salgınının, cesaretinizi kırmasına izin vermeyin. |
Víst er þó að hann frétti einhvern tíma af viðskiptum Guðs við Pál og það hafði djúptæk áhrif á ungan huga hans. Muhakkak zamanla Tanrı’nın Pavlus’a karşı davranışları hakkında bilgi almış ve bu onun genç zihni üzerinde derin bir etki bırakmıştı. |
Nieng fann þó leið til að glíma við aðstæður sínar. Fakat o sıkıntılarıyla mücadele etmenin bir yolunu buldu. |
Núna er ég orðin 91 árs. Ég man þó enn hve sárt það var að heyra þessi orð. Şu an 91 yaşında olsam da kız kardeşim Araceli’nin bu sözlerinin bana ne kadar acı verdiğini hâlâ hatırlıyorum. |
Dauðinn þarf þó ekki að vera endir alls. Ölüm kesinlikle her şeyin sonu demek değildir. |
(Jóhannes 15:5) Flestir þjónar Jehóva hafa þó svarað jákvætt kallinu um að prédika Guðsríki. (Yuhanna 15:5) Oysa, Yehova’nın kavminin büyük çoğunluğu Krallık vaizleri olma davetine olumlu cevap verdi. |
Hvernig geta foreldrar verið sanngjarnir, án þess þó að hvika frá andlegum lífsreglum og siðferðiskröfum? Ana babalar değişmez ahlaksal ve ruhi standartları korurken aynı zamanda nasıl makul olabilirler? |
Þó er stundum erfitt fyrir kristinn mann að finna starf sem samræmist stöðlum Biblíunnar. İsa’nın bir takipçisi için Mukaddes Kitap standartlarıyla uyumlu bir iş bulmak bazen zor olabilir. |
Þó að engin nöfn séu nefnd er ræðan söfnuðinum til viðvörunar og verndar af því að þeir sem eru móttækilegir gæta þess þá vandlega að takmarka félagslegt samneyti sitt við hvern þann sem sýnir af sér slíka óreglu. İsim vermeyeceklerdir, fakat uyarıcı konuşmaları cemaatin korunmasına yardımcı olacaktır, çünkü bu öğüde karşılık vermeye hazır kişiler açıkça düzensiz davranışlarda bulunan böyle bir kişiyle sosyal faaliyetlerini sınırlamaya çok dikkat edeceklerdir. |
Tæpast fer þó hjá því að hrollur fari um menn þegar þeir standa við fórnarsteininn fyrir framan bænasal Huitzilopochtli. Yine de biri, Huitzilopochtli’nin mabedinin önündeki mezbaha baktığında ürpermekten kendini alamaz. |
En alvarlegasta hættan, sem steðjaði að Biblíunni, voru þó ekki grimmilegar ofsóknir heldur hægfara slit og rotnun. Fakat Kutsal Kitabın varlığını sürdürmesini zorlaştıran en büyük etken zulüm değildi. |
Sumir brautryðjendur hafa þurft að hætta um tíma en oft er þó hægt að ráða við erfiðleikana eða jafnvel afstýra þeim. Her ne kadar bazı öncülerin hizmetlerine bir süreliğine ara vermesi gerekse de genellikle sorunlar halledilebilir, hatta önlenebilir. |
Þó að þú hafir kannski aldrei séð neina af frummyndum hans geturðu sennilega tekið undir með listfræðingnum sem kallaði ítalska snillinginn „frábæran og óviðjafnanlegan listamann“. Yine de bu İtalyan dâhiyi “olağanüstü ve eşsiz bir sanatçı” olarak adlandıran sanat tarihçisinin görüşüne büyük ihtimalle katılırsınız. |
Þó að þeir hafi ekki mikla reynslu geta þeir fengið þjálfun og orðið hæfir til að taka á sig aukna ábyrgð. Henüz yeterince deneyimleri olmasa da eğitim aldıkları takdirde daha fazla sorumluluk üstlenebilirler. |
Afstaða Habakkuks var mjög til fyrirmyndar því að hann segir: „Þótt fíkjutréð blómgist ekki og víntrén beri engan ávöxt, þótt gróði olíutrésins bregðist og akurlöndin gefi enga fæðu, þótt sauðfé hverfi úr réttinni og engin naut verði eftir í nautahúsunum, þá skal ég þó gleðjast í [Jehóva], fagna yfir Guði hjálpræðis míns.“ Habakkuk, örnek bir tutum sergiledi; çünkü şunları yazdı: “İncir ağacı çiçeklenmese, ve asmalarda meyva olmasa da; zeytin emeği boşa çıksa, ve tarlalar yiyecek vermese de; ağıldan sürü kesilse, ve ahırlarda sürü kalmasa da; ben yine RAB ile mesrur olacağım, kurtarışımın Allahı ile sevinçten coşacağım.” |
Sökum þess að illir andar ná tökum á fólki gegnum spíritisma skaltu standa gegn öllum tilbrigðum hans, þó svo að þau kunni að sýnast skemmtileg eða spennandi. Ruhçuluk kişiyi cinlerin etkisi altına soktuğundan, ne kadar eğlenceli veya heyecan verici görünürse görünsün, onunla bağlantılı tüm alışkanlıklara karşı koyun. |
Ættkvíslirnar austan Jórdanar sigruðu Hagríta á dögum Sáls konungs, þó svo að Hagrítar væru meira en tvöfalt fjölmennari en þær. Kral Saul’un günlerinde Ürdün’ün doğusundaki kabileler, kendilerinden iki kat daha kalabalık olmalarına rağmen Hagrîleri bozguna uğrattılar. |
Það vekur þó nokkra athygli að greinar, sem fjalla um vistkreppuna, eru stundum mjög naprar í garð Biblíunnar. İlginç olarak da, çevre kirliliği krizi ile ilgili makalelerde zaman zaman alaycı görüşlerle Mukaddes Kitabın söylediklerine değinilmektedir. |
Þið ætlið þó varla að trúa þessum manni? Bu adama inanmıyorsunuz, değil mi? |
Hún er gott dæmi um að það sé hægt að vera duglegur í þjónustu Guðs þó að aðstæður manns í lífinu séu ekki eins og best verður á kosið. Kocası 20 yıl önce soyguncular tarafından vurulduğunda Selmira üç küçük çocuğuyla yalnız kaldı. |
16 Við getum sýnt góðvild þó að við reiðumst vegna særandi orða eða hugsunarlausra verka annarra. 16 Birinin incitici sözleri veya düşüncesizce davranışları yüzünden haklı nedenlerle öfkelensek bile iyilikle davranabiliriz. |
Brooke tilheyrði þó einnig öðrum félagsskap rithöfunda en hann var eitt Georgísku skáldanna og var mikilvægast hinna svokölluðu Dymockskálda sem kenndu sig við bæinn Dymock í Gloucestershire, þar sem hann dvaldist fyrir heimstyrjöldina fyrri. Brooke, Georgian Poets adlı başka bir edebiyat grubuna üyeydi, ayrıca savaş patlamadan önce yaşadığı Gloucestershire'daki Dymok grubunun önemli şairlerinden biriydi. |
Ef þú talar um biblíuleg málefni við einhvern á reglulegum grundvelli, þó ekki sé nema stutta stund í senn, og notar Biblíuna ásamt námsriti ertu að halda biblíunámskeið. Eğer ilgi gösteren biriyle düzenli ve programlı bir şekilde Mukaddes Kitaptan kısa da olsa sohbetler yapıyor ve Mukaddes Kitabı kullanıyor ya da onunla birlikte tavsiye edilen yayınlardan birini ele alıyorsanız, aslında bir Mukaddes Kitap tetkiki idare ediyorsunuz. |
İzlandaca öğrenelim
Artık þó'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.
İzlandaca sözcükleri güncellendi
İzlandaca hakkında bilginiz var mı
İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.