İzlandaca içindeki ráðgjafi ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki ráðgjafi kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte ráðgjafi'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki ráðgjafi kelimesi danışman, akıl hocası, müşavir anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

ráðgjafi kelimesinin anlamı

danışman

noun

JON starfaði sem ráðgjafi í Bandaríkjunum og honum vegnaði vel.
JON, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşıyordu ve danışman olarak iyi bir kariyere sahipti.

akıl hocası

noun

müşavir

noun

Daha fazla örneğe bakın

(Jeremía 10:23) Það er ekki til sá kennari, sérfræðingur eða ráðgjafi sem er hæfari en Jehóva til að kenna okkur sannleikann og gera okkur vitur og hamingjusöm.
(Yeremya 10:23) Gerçekten de, bize hakikati öğretebilecek, bizi hikmetli ve mutlu kılabilecek O’ndan daha iyi bir öğretmen, daha iyi bir uzman, daha iyi bir danışman yoktur.
Hinn kunni ráðgjafi John Bradshaw segir: „Fjölskyldan á í vök að verjast nú á tímum. . . .
Ünlü danışman John Bradshaw şöyle yazdı: “Bugün ailelerde bir kriz yaşanmaktadır. . . . .
Eyring forseti, fyrsti ráðgjafi í Æðsta forsætisráðinu, sagði: „Ég hef beðið þess í trú að einhver sem ég elska myndi leita að og finna kraft friðþægingarinnar.
Eyring demiştir ki: “Sevdiğim birisinin Kefaretin gücünü kabul edip hissetmesi için inançla dua ettim.
Hvernig notaði ráðgjafi einn Biblíuna, ásamt spurningum, til að leiðbeina?
Öğüt veren bir ihtiyar, sorular sorarken aynı zamanda Mukaddes Kitabı nasıl kullandı?
Richard Suinn, íþróttasálfræðingur og ráðgjafi nokkurra ólympíukeppnisliða, fullyrðir að það sé augljóst þegar óhóflegar æfingar „byggjast á tilfinningalegri þörf frekar en hreinni líkamsrækt.“
Bir spor psikoloğu olan ve çeşitli Olimpiyat takımlarına danışmanlık yapan Richard Suinn, aşırıya kaçan egzersizin, “sadece form tutma isteğine değil, duygusal bir karara dayandığı” zaman söz konusu olduğunu ileri sürüyor.
Hvernig notaði kristinn ráðgjafi líkingu til að hjálpa ungri stúlku að skilja afstöðu foreldra hennar?
Bir nazır, genç bir kızın ana-babasının saikini anlamasına yardım etmek üzere nasıl bir tasvir kullandı?
Hann var mikils metinn ráðgjafi og óhlutdrægur dómari.
Fikirlerine çok değer verilirdi, herkese adil ve tarafsız davranırdı.
Stephens, sem þjónaði sem fyrsti ráðgjafi í forsætisráði Líknarfélagsins, ræddi um áskoranir fjölskyldunnar og sagði: „Sjálf hef ég aldrei upplifað hjónaskilnað, sársauka og óöryggi þess að vera yfirgefin, eða þá ábyrgð sem fylgir því að vera einstæð móðir.
Stephens aile içi zorluklardan bahsederken şunları söylemişti: “Boşanmayı, terk edilmekten kaynaklanan acı ve güvensizliği ya da bekar bir anne olma ile ilgili bir sorumluluğu hiç yaşamak zorunda kalmadım.
Einn ráðgjafi sagði: „Ef krakkar, sem útskrifast úr menntaskóla, vissu einn hundraðasta um samskipti hjóna á við það sem þeir vita um tölvur, yrði hjónabandið miklu ánægjulegri reynsla.“
Öğüt veren bu kimselerden biri şunları söyledi: “Eğer liseden mezun olan gençler, bilgisayarlar hakkında bildiklerinden yüz kat daha fazla evlilikte nasıl davranacaklarını bilselerdi, evlilik çok daha mutluluk veren bir yaşayış olurdu.”
Romney forseti, sem var ráðgjafi í Æðsta forsætisráðinu fyrir nokkrum árum, sagði stundum frá heimiliskennara sínum sem eitt sinn vitjaði heimilis Romneys á köldu vetrarkvöldi.
Romney bir keresinde soğuk bir kış akşamında Romney ailesinin evine giden ev öğretmeninden bahsederdi.
Þessar fréttir hljóta að valda forsetanum áhyggjum því fyrir tveimur dögum fannst einn helsti ráðgjafi hans, William Avery, látinn og hafði að því er virtist stytt sér aldur
Senatörün görevinden ayrildigi haberi... baskan için kaygi uyandirici bir gelisme.Zira daha iki gün önce... en güvendigi danismanlarindan NSA Müdür Yardimcisi... William Avery ölü bulunmustu
Vertu ráðgjafi þeirra og talsmaður, hjálpaðu þeim að forðast óþægilegar aðstæður sem upp kynnu að koma, ef til vill í tengslum við veraldlega helgidaga eða afþreyingu.
Onların, dünyevi tatiller veya eğlence türleri gibi uygulamaların yol açabileceği zor durumlardan kaçınmalarına yardım et.
Cannon forseti (1827–1901) var vel kunnugur Brigham Young forseta (1801–77), starfaði náið með honum í mörg ár, bæði sem meðlimur í Tólfpostulasveitinni og ráðgjafi hans í Æðsta forsætisráðinu.
Cannon (1827–1901) Başkan Brigham Young’ı (1801–1877) iyi tanıyordu, yıllarca hem Oniki Havariler Kurulu’nun bir üyesi hem de Birinci Başkanlık’ta danışmanı olarak onunla yakından çalışmıştı.
Síðan hef ég verið ráðgjafi tveggja umdæmisforseta, Yfirbiskups kirkjunnar, meðlimur í Tólfpostulasveitinni og ráðgjafi tveggja forseta kirkjunnar.
Sırasıyla iki bölge başkanına ve Kilise’nin bir Yönetici Gözetmeni’ne danışman oldum, Oniki Havariler Kurulu’nun bir üyesi oldum ve iki Kilise Başkanı’nın danışmanı oldum.
Stanford, sem er ráðgjafi í geðheilbrigðismálum, skrifar: „Þegar vinnufíkillinn er ekki á kafi í vinnu geta tilfinningar sem hann hræðist, svo sem depurð eða þunglyndi, kvíði, reiði, örvænting og tómleiki, kaffært hann.
Sanford şunları yazıyor: “İş bağımlısı olan biri, eğer kendini işine vermezse bunalım, kaygı, öfke, umutsuzluk ve boşluk gibi dehşet verici duyguların baskınına uğrayabilir.”
Barbara Thompson, annar ráðgjafi í aðalforsætisráði Líknarfélagsins.
Barbara Thompson, Yardımlaşma Cemiyeti genel başkanlık ikinci danışmanı:
Góður ráðgjafi þarf að sýna hluttekningu, virðingu og góðvild eins og Elíhú gerði.
İyi öğüt veren birinin Elihu gibi duygudaşlık, saygı ve nezaket göstermesi gerekir.
Þegar hann gerir það kynnist hann því að Jehóva er vitur og áreiðanlegur ráðgjafi sem verndar hann og annast allar þarfir hans. — Sálm.
Bunu yaptıkça onlar da Yehova’nın güvenilir bir rehber ve koruyucu olarak rolünü, tüm ihtiyaçlarını cömertçe karşılayan biri olduğunu anlayacaklar (Mezm.
Enda þótt ég starfi sem ráðgjafi við menntaskóla og hafi bæði B.A. og Magistersgráðu og hafi lesið mikinn fjölda bóka um geðheilbrigði og sálfræði, uppgötvaði ég að heilræði Biblíunnar um atriði svo sem farsælt hjónaband, það að koma í veg fyrir unglingaafbrot og hvernig megi eignast og eiga vini, eru miklum mun betri en allt sem ég hef lesið eða numið í háskóla.“
Ben, bir lise danışmanı olarak yüksek okul mezunu ve lisans sahibi olup zihin sağlığı ve psikoloji ile ilgili çok sayıda kitap okumuş olmama rağmen, başarılı bir evlilik yapabilmek, çocukların işlediği suçları önlemek ve nasıl arkadaş kazanmak ve bu arkadaşlığı nasıl muhafaza etmek gibi konularda Mukaddes Kitap nasihatlerinin, okuduğum şeylerle veya üniversite eğitiminde verilenlerden çok daha üstün olduğunu gördüm.”
Hann veitti fjölskyldu sinni góða forstöðu, var virtur ráðgjafi og hjálpaði þeim sem þurfandi voru.
Düşkünlerin dostu ve her zaman fikrine danışılan çok saygın biri olduğu anlaşılıyor.
fyrsti ráðgjafi í aðalforsætisráði Stúlknafélagsins
Genç Hanımlar Genel Başkanlığı Birinci Danışmanı
Góður ráðgjafi sýnir hluttekningu, virðingu og góðvild.
İyi öğüt veren biri duygudaşlık, saygı ve nezaket gösterir
Árið 1929 flutti hann til Kína, þar sem hann starfaði sem ráðgjafi hjá ráðuneyti járnbrautasamgangna.
1929'da Çin'i ziyarete giderek demir yolları bakanlığında danışmanlık da yaptı.
JON starfaði sem ráðgjafi í Bandaríkjunum og honum vegnaði vel.
JON, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşıyordu ve danışman olarak iyi bir kariyere sahipti.
En hann, ráðgjafi eigin ástríðum hans, er að sér, - ég mun ekki segja hvernig satt,
Ama o, kendi duygularına ́danışman, kendi kendine, - Ben, ne kadar doğru söylemek olmaz

İzlandaca öğrenelim

Artık ráðgjafi'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.