İzlandaca içindeki miðstöð ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki miðstöð kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte miðstöð'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki miðstöð kelimesi merkez, özek, ısıtma anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

miðstöð kelimesinin anlamı

merkez

noun

Rökrétt er að það sé í huganum, miðstöð skynjunar og skilnings, sem endurnýjunin þarf að hefjast.
Mantıken, yenilenme, algılama ve anlamanın merkezi olan zihinde başlamalı.

özek

noun

ısıtma

noun

Daha fazla örneğe bakın

Musteri Jehóva var í rúst — dýrðardjásn borgarinnar, eina miðstöð hreinnar tilbeiðslu í öllum heiminum.
Bir zamanlar kentin en görkemli yapısı ve pak tapınmanın tüm dünyadaki tek merkezi olan Yehova’nın mabedi bir taş yığınına çevrilmişti.
Móttekið, miðstöð
Anlaşıldı, merkez
En við gerum okkur grein fyrir því að ríkissalurinn er miðstöð hreinnar tilbeiðslu og það er þáttur í heilagri þjónustu að halda honum hreinum.
Yine de, pak tapınmanın yöremizdeki merkezi olan İbadet Salonuna bakmanın, kutsal hizmetimizin bir parçası olduğunu aklımızda tutarız.
Á þeim tíma varð Sansibar miðstöð þrælaverslunar á svæðinu.
Bu süreçte Zengibar, Arap köle ticaretinin merkezi oldu.
Vafalaust voru bókstaflegir drykkjurútar í Ísrael því að Samaría var miðstöð taumlausrar, heiðinnar tilbeiðslu.
Şüphesiz İsrail’de harfi sarhoşlar vardı, çünkü Samiriye dizginsiz putperest tapınmanın merkeziydi.
Nürnberg varð miðstöð prentiðnaðarins í Þýskalandi og heimamaðurinn Anton Koberger kann að hafa verið fyrstur manna í heimi til að prenta biblíur og gefa út bækur í stórum stíl á alþjóðavísu.
Almanya’daki matbaacılığın merkezi Nürnberg oldu. Anton Koberger adında bir Nürnbergli belki de Kutsal Kitabı uluslararası çapta ve çok sayıda basıp yayımlayan ilk kişiydi.
11 Á meðan Ísraelsmenn voru með tjaldbúðir sínar við rætur Sínaífjalls fyrirskipaði Jehóva þeim að reisa samfundatjald sem miðstöð sannrar tilbeiðslu.
11 İsrailliler Sina Dağının eteğinde ordugâh kurmuşken, Yehova onlara hakiki tapınmanın merkezi olacak bir toplama çadırı yapmalarını emretti.
Fræðimenn af hópi Gyðinga hófust handa við þýðinguna um 280 f.Kr., sennilega í Alexandríu í Egyptalandi sem var miðstöð hellenskrar menningar á þeim tíma.
Yahudi bilginler büyük ihtimalle, Helenistik kültürün önemli bir merkezi olan İskenderiye’de (Mısır), MÖ yaklaşık 280’de tercümeye başladılar.
Babel var hins vegar áfram miðstöð falskra trúarbragða og jók jafnframt áhrif sín sem móðir og brjóstmóðir galdra, kukls og hjátrúar svo sem stjörnuspáfræði.
Böylece Babil sahte dinin bir merkezi olarak kaldı ve zamanla sihirbazlık, büyücülük ve astroloji gibi batıl inançların annesi ve besleyicisi olarak rolünü genişletti.
□ Hvernig vitum við að Jerúsalem hætti að vera miðstöð tilbeiðslunnar á Jehóva?
□ Yeruşalim’in artık Yehova’ya sunulan tapınmanın merkezi olmadığını nasıl biliyoruz?
Til að Jerúsalem geti haldið áfram að vera miðstöð sannrar guðsdýrkunar þarf íbúum hennar að fjölga.
Yeruşalim’in hakiki tapınmanın merkezi olarak kalabilmesi için, nüfusu artırılmalıydı.
„Um tíma varð hún miðstöð viðskipta og menningar á heimsmælikvarða,“ segir í bókinni Atlas of the Greek World.
Gerçekten de bir atlasa göre İskenderiye “ticari ve kültürel açıdan bir süre dünyanın merkezi oldu” (Atlas of the Greek World).
(Amos 7:10) Borgin Betel var miðstöð fráhvarfstrúar Ísraelsmanna en hún var meðal annars fólgin í kálfadýrkun.
Beytel kenti, İsrail’in, buzağı tapınmasına karışan yoldan sapmış dininin merkeziydi.
Þessi fyrrverandi „endurmenntunarmiðstöð“ varð þannig miðstöð kennslu Guðs þann daginn.
Böylece eski “yeniden eğitme” merkezi, o gün için Tanrısal öğretimin merkezi oldu.
Þar var reist musteri Tíberíusar keisara og þar með var borgin orðin miðstöð keisaradýrkunar.
Orada tapınanlar bir tutam buhur yakıp, “Efendimiz Sezar’dır” demeliydiler.
Í Jeremía 49:7 er talað um Teman sem miðstöð visku í Edómlandi.
Yeremya 49:7 Teman’dan, Edom’un bilgeliğinin merkezi olarak bahseder
Grikkir kölluðu borgina Helíópólis sem þýðir „borg sólarinnar“ af því að hún var miðstöð sóldýrkunar í Egyptalandi.
Yunanlılar İunu’ya “Güneşin Kenti” anlamına gelen Heliopolis adını vermişlerdi, çünkü bu kent Mısır’daki güneş tapınmasının merkeziydi.
Á 13. og 14. öld voru Feneyjar „eina miðstöð glergerðar [í Evrópu] sem var fær um að framleiða ,listaverk‘ úr blásnu gleri“, segir í bókinni Glass in Murano.
Murano’daki cam üretimiyle ilgili bir kitaba göre 13. ve 14. yüzyıl Avrupasında, Venedik, “üfleme yöntemiyle yapılan camlardan ‘sanat eserleri’ üretme kapasitesine sahip tek cam yapım merkeziydi.”
Þessi virti skóli, sem var miðstöð listalífsins í Finnlandi, var heillandi umhverfi fyrir unga sveitastúlku og ég sökkti mér niður í námið.
Finlandiya’da sanatın kalbi sayılan bu seçkin okul, küçük bir köylü kızı için olağanüstüydü.
Þar sem við elskum Jehóva berum við virðingu fyrir ríkissalnum en hann er miðstöð sannrar tilbeiðslu á svæðinu.
Yehova’yı sevdiğimiz için İbadet Salonumuza saygı duyuyoruz.
Í gullæðinu var Sacramento mikilvæg miðstöð viðskipta og landbúnaðar.
Salkat kasabası önemli bir ticaret ve kültür merkezi idi.
Anika Rahman, forstjóri alþjóðaáætlana við miðstöð um getnaðarlöggjöf, tekur í sama streng.
Centre for Reproductive Law and Policy’nin (Üremeyle İlgili Yasa ve Politikalar Merkezi) Uluslararası Programlar yöneticisi Anika Rahman da bu görüşe katılıyor.
12 Þegar Jerúsalem hefur verið endurbyggð munu Gyðingar, búsettir fjarri ættjörðinni, líta á borgina og prestastéttina sem miðstöð hreinnar tilbeiðslu.
12 Yeruşalim yeniden inşa edildikten sonra, yurtlarından çok uzaklara dağılmış Yahudiler, yeniden kurulan kâhinlik düzenlemesiyle pak tapınmanın merkezi olan o kente yöneleceklerdi.
Mósebók 10:9, 10, NW) Babýlon (Babel) var helsta borg Nimrods og varð að miðstöð trúarbragða sem illir andar innblésu.
(Tekvin 10:9, 10) Nimrod’un en büyük şehri Babil, Şeytan kaynaklı dinin merkezi oldu.
Himmler ætlaði að gera Wewelsborg að miðstöð fyrir hugmyndafræði SS-manna.
Himmler, Paderborn kentinin yakınındaki bu 400 yıllık şatoyu SS ideolojisinin merkezi yapmak istiyordu.

İzlandaca öğrenelim

Artık miðstöð'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.