İzlandaca içindeki færa ne anlama geliyor?
İzlandaca'deki færa kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte færa'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İzlandaca içindeki færa kelimesi getirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
færa kelimesinin anlamı
getirmekverb Myndirđu vilja vera svo elskulegur ađ færa okkur drykk? Bir iyilik yapıp bana bir içki getirir misin? |
Daha fazla örneğe bakın
Jehóva innblés Habakkuk að færa áhyggjur sínar í letur. Hann vill því greinilega að við séum óhrædd við að segja honum frá áhyggjum okkar og efasemdum. Tanrı, Habakkuk’tan çektiği kaygıları yazmasını istedi ve bu sayede bize önemli bir ders verdi: Yehova’ya kaygılarımızı ya da şüphelerimizi anlatmaktan çekinmemeliyiz. |
Ū ú verđur ađ færa Airwick til klukkan 1 1.30. 11.30'daki Airwick toplantısını iptal et. |
[Postulasagan 9: 36-39]) Þar sem slíkt er ekki greinilega sett í samband við einhverja falstrú eru margir votta Jehóva vanir að færa sjúkum vini á spítala eða þeim sem séð hafa á bak ástvini í dauðann blóm til að gleðja hann. [Resullerin İşleri 9:36-39]) Böyle hareket etmek sahte bir inançla açıkça bağlantılı değilse, Yehova’nın Şahitlerinden bazıları hastanede bulanan bir arkadaşa veya bir ölüm olayında ferahlık verici çiçekler sağlamayı âdet haline getirmişlerdir. |
Og augu mín hafa séð mikilfenglega hluti, já, jafnvel of mikilfenglega mennskum manni. Þess vegna var ég beðinn um að færa það ekki í letur. Ve gözlerim yüce şeyler, evet, insan için çok yüce olan şeyler gördü; bu yüzden onları yazmamam emredildi. |
Hann sagði: „Sértu því að færa fórn þína á altarið og minnist þess þar, að bróðir þinn hefur eitthvað á móti þér, þá skaltu skilja gjöf þína eftir fyrir framan altarið, fara fyrst og sættast við bróður þinn, koma síðan og færa fórn þína.“ O şunları söyledi: “İmdi, takdimeni mezbahta arzederken, kardeşinin sana karşı bir şeyi olduğu hatırına orada gelirse, takdimeni orada mezbahın önünde bırak, ve git, önce kardeşin ile barış, ve o vakit gel, takdimeni arzet.” |
Frú McCann mun færa ūér ūurr föt. Bayan McCann size kuru giysiler getirir. |
En þeir færa Guði líka „lofgjörðarfórn.“ Fakat onlar da “hamt kurban”larını Tanrı’ya sunuyorlar. |
Mósebók 4: 27, 28) En það var ekkert ákvæði þess efnis að fórnarlamb nauðgunar þyrfti að færa slíka syndafórn. (Levililer 4:27, 28) Tecavüze uğrayan bir kimsenin böyle bir günah takdimesi vermesi için bir şart koşulmamıştı. |
Þeir ætluðust til að fá mútur og „gjafir“ frá þeim Ísraelsmönnum sem komu til að færa fórnir í musterinu. Mabede kurban takdim etmek için gelen İsraillilerden hediyeler ve rüşvet bekliyorlardı. |
Mig furđar hvernig fķlk horfir á ūig færa sér mat og taka af börđum en skilur ekki ađ ūađ hefur hitt mikilfenglegustu konu sem nú lifir. Onlara yemeğini getirirken masalarını temizlerken seni izlemelerini, hayattaki en muhteşem kadınla karşılaştıklarının farkında olmayışlarını şaşkınlıkla seyrediyorum. |
(Matteus 5:23, 24) Sættir eiga að ganga fyrir öðru — meira að segja trúarlegum skyldum líkt og þeirri að færa fórnir á musterisaltarinu í Jerúsalem eins og Móselögin kváðu á um. (Matta 5:23, 24) Öncelikli olan, barışmak için ilk adımı atmaktır; hatta bu –Musa Kanununun bir talebi olarak Yeruşalim’deki mabedin sunağında takdimeler sunmak gibi– dinsel bir görevden daha önemlidir. |
(Jóhannes 3:16) Að Jehóva skyldi færa Jesú Krist sem lausnarfórn sýnir að það er ekki rétt að við séum einskis virði eða að Jehóva geti ekki elskað okkur. İsa Mesih’in fidye olarak kurban edilmesiyle ilgili düzenleme Yehova’nın gözünde değersiz olduğumuz veya sevilmediğimiz görüşüyle çelişir. |
Tími til kominn að færa sig í stærri skrifstofu Tam da yeni bir ofise geçmemin zamanı gelmişti |
Stundum þurfti að færa fórn vegna ákveðinnar syndar. (3. Bazen kişinin kendi işlediği günahlar nedeniyle bir kurban sunması gerekiyordu. |
Hjálpađu mér ađ færa rúmiđ. Yatağı kaldırmama yardım et. |
Við vorum vissir um að Guð notaði þær ekki svo að við ákváðum að skoða minna þekkt trúfélög til að athuga hvað þau hefðu fram að færa. Sonuç olarak Tanrı’nın onları desteklemediğini anladık ve bu nedenle daha küçük dinsel gruplar hakkında bir şeyler öğrenmeye karar verdik. |
(Postulasagan 10:9-16) Merking sýnarinnar var hin mesta ráðgáta fyrir Pétur, en ekki leið á löngu áður en þrír menn komu til að færa hann með sér heim til Kornelíusar sem var rómverskur hundraðshöfðingi í Sesareu. (Resullerin İşleri 10:9-16) Petrus, bu rüyetin anlamı hakkında büyük şaşkınlığa düştü. |
Hvaða fórnir færa margar eiginkonur öldunga og hvernig getum við sýnt að við tökum ekki þessar trúföstu systur sem sjálfsagðan hlut? İhtiyarların eşleri hangi özverilerde bulunuyor; bu sadık hemşirelerin yaptıklarını olağan saymadığımızı nasıl gösterebiliriz? |
Ég gef ykkur mitt persónulega vitni um að andlegur sannleikur mun fylla hjörtu ykkar og færa anda ykkar ljós. Kendi kişisel tanıklığımı sunuyorum ki ruhsal hakikat yüreklerinizi dolduracak ve ruhlarınıza ışık getirecektir. |
8 Við skiljum ekki fullkomlega allt sem á eftir að gerast þegar þessi reynslutími rennur upp en það er viðbúið að við þurfum að færa einhverjar fórnir. 8 Bu sınav zamanında neler olacağını tam olarak bilmesek de o sırada bir ölçüde özveride bulunmamız gerekebilir. |
(b) Hvaða blessun á guðræði eftir að færa öllu mannkyni innan skamms? (b) Teokrasi çok yakında, tüm insanlığa hangi nimetleri sunacak? |
(Sálmur 47, 48) Hinir kúguðu verða að vona á Jehóva, en allir sem ‚færa þakkir með fórnum‘ munu „sjá hjálpræði Guðs.“ (Mezmur 47, 48) Düşkünler Yehova’yı beklemeli, “şükran kurbanı arz eden” herkes, “Allahın kurtarışını” görecektir. |
Ég lét færa mig til í starfi sem hafði í för með sér að launin lækkuðu um helming og svo fór ég að taka þátt í boðunarstarfinu á nýjan leik.“ İşimde, eski maaşımın yüzde 50’sini alacağım daha düşük bir konumu kabul ettim ve tekrar iyi haberi duyurmaya başladım.” |
7 Vitneskjan um Guðsríki er án efa bestu tíðindi sem hægt er að færa réttlætiselskandi mönnum. 7 Tanrı’nın Gökteki Krallığının, doğruluğu seven herkes için en iyi haber olduğuna kuşku yok. |
15 Jehóva lét í té fullkominn mann til að færa lausnarfórn. 15 Yehova hayatını fidye olarak verebilecek kusursuz bir insan sağladı. |
İzlandaca öğrenelim
Artık færa'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.
İzlandaca sözcükleri güncellendi
İzlandaca hakkında bilginiz var mı
İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.